Editorial
PDF
Cite
Share
Request
Editorial
VOLUME: 46 ISSUE: 6
P: 0 - 0
December 2016

Editorial

Turk J Ophthalmol 2016;46(6):0-0
No information available.
No information available
PDF
Cite
Share
Request

2016 issue 6 at a glance;

The final issue of 2016 contains 6 original articles, 3 case reports and a review for your reading pleasure.In the third issue of 2016, Elgin et al. reported that greater anterior chamber deepening after cataract surgery in eyes with pseudoexfoliative glaucoma than in eyes with open-angle glaucoma without pseudoexfoliation syndrome. In this issue, Güngör et al. report their study in which they compared anterior chamber depth before and after cataract surgery in 22 eyes with pseudoexfoliation syndrome and 30 age-matched non-pseudoexfoliative eyes. They found that anterior depth increased by 0.46 mm in the pseudoexfoliation group versus 0.12 mm in the eyes with non-pseudoexfoliative cataract, a statistically significant difference. Their results add to the growing body of evidence supporting the need for approaches that take pseudoexfoliationinto account in the formulas used to calculate intraocular lens power after cataract surgery.The instruments available for measuring anterior segment structures continue to grow in number. Polat et al. evaluated the agreement between two of these devices, the Aladdin Pptic Biometer and the Sirius Corneal Topography system. Although measurements were strongly and significantly correlated, they observed significant differences in parameters like anterior chamber depth and K1 keratometric axis. This highlights the importance of being aware of these types of measurement variations in values obtained using different instruments when comparing case series in the literature.Arıkan et al. report that in the insulin resistance phase, a stage in which patients are not yet expected to develop diabetic retinopathy, ganglion cell/inner plexiform layer thinning can be detected by optical coherence tomography prior to the development of functional loss manifesting as reduction in contrast sensitivity. It is beyond doubt that the ability to detect neural damage by noninvasive morphologic examination before functional losses occur is extremely valuable in order to prevent irreversible damage.Aydoğan et al. followed 6 eyes of 5 patients with type 2 idiopathic macular telangiectasia for an average of 26 months and reported improved visual acuity and reduced central macular thickness in all cases. The increasingly popular anti-VEGF therapeutic agents seem to also have noteworthy utility in idiopathic macular telangiectasia.Güngör et al. evaluated the presence of split nerve fiber bundles, which can mimic retinal nerve fiber layer (RNFL) loss, in 718 eyes of 359 normal, healthy eyes using spectral-domain optical coherence tomography. This study notably demonstrates that we should be cautious about labeling normal variations revealed by our increasingly sensitive diagnostic instruments as pathologic. For patients whose optic disc appears normal and healthy on examination, especially cases where superior RNFL defects are seen on the RNFL deviation map, it is recommended to carefully analyze the RNFL thickness map and graph to detect split nerve fiber bundles.Basal cell carcinoma (BCC) is the most common cutaneous tumor, and does not show metastasis to distant organs. Şahan et al. performed frozen section controlled excision in 35 eyes of 35 patients whose BCC recurred following a previous excision with visually determined surgical margins. They authors determined that frozen section may need to be repeated between 1 and 4 times per surgery and reported that the procedure was effective, resulting in a fairly low rate of re-recurrence, 5.7%, over the average follow-up period of 4.3 years.This issue’s review by Başar and Arıcı looks at the full range of esthetic and functional indications for the ophthalmic use of botulinum neurotoxin. We believe its inclusion of nearly the entirety of the recent relevant literature and its thorough description of the types of botulinum neurotoxin and clinically important details such as preparation and application methods make this review a valuable reference text.Dervişoğulları et al. share a case of Schwannoma in a rare clinical presentation: an isolated Schwannoma at the eyelid margin. Their case expands the differential diagnosis for eyelid margin tumors.In their case report, Ünsal et al. document the possibility that Arruga sutures used for scleral buckling may cause intraocular invasion many years later and state that preventative measures should be taken against potential complications of procedures like cataract surgery in these patients. Their report brings a new awareness of medical implants and their long-term  complications.Cebeci et al. present 3 eyes of 2 patients diagnosed with focal choroidal excavation, a relatively rare entity that can be diagnosed using optical coherence tomography, and report the follow-up and treatment options.Finally, in a letter to the Editor, Şekeroğlu et al. share their “basic algorithm for the molecular diagnosis of genetic eye diseases”, prepared from anophthalmologist’s perspective, which they believe will save money and time,as well as lead to practical advances in diagnosis and treatment.Respectfully on behalf of the Editorial Board,Sait Eğrilmez, MD

Bir bakışta 2016 yılı 6. sayı;

Dergimiz 2016 yılının son sayısında da, yine 6 özgün araştırma, 3 olgusunumu ve bir derleme ile yayınlanacak.2016 yılının üçüncü sayısında Elgin ve ark., psödoeksfolyasyon glokomlu gözlerde yapılan katarakt cerrahisi sonrası ön kamaranın, psödoeksfolyasyon sendromu olmayan açık açılı glokomlu gözlerdekinden daha derin olduğunu bildirmişlerdi. Bu sayımızda ise Güngör ve ark. 22 psödoeksfoliatif sendromlu gözde katarakt ameliyatı öncesi ve sonrasına ait ön kamara derinliği düzeylerini, benzer yaştaki 30 psödoeksfoliasyonsuz katarakt ameliyatının sonuçlarıyla karşılaştırmışlar. Ameliyat sonrası artan ön kamara derinliğinin psödoeksfoliasyonlu grupta 0,46 mm, psödoeksfoliasyonsuz kataraktlı gözlerde 0,12 mm olduğunu, bu farkın istatistiksel açıdan anlamlı düzeye ulaştığını bildirmekteler. Katarakt ameliyatında kullanılan göziçi merceklerinin gücünü hesaplayan formüllerde, psödoeksfoliasyon varlığını dikkate alan yaklaşımların gerekliliği giderek daha çok çalışma ile desteklenmeye başlamıştır.Ön segment yapılarının ölçümünde cihaz seçenekleri giderek artmaktadır. Polat ve ark. ölçümleri Aladdin Optik Biyometri ve Sirius Kornea Topografi cihazların arasındaki tutarlılığı incelemişler. Ölçüm sonuçlarının yüksek ve anlamlı korelasyonuna rağmen, ön kamara derinliği, K1 keratometrik ekseni gibi parametreler açısından birbirlerinden istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde farklı olduğunu bildirmişlerdir. Farklı cihazlarla yapılan ölçümlerin, literatürdeki olgu gruplarıyla yapılabilecek karşılaştırmalarında, bu tür ölçüm farklılıklarından haberdar olunması önem arz edecektir.Arıkan ve ark., insülin direnci evresinde, henüz diyabetik retinopati gelişmesi beklenmeyen aşamadaki olgularda, optik koherans tomografi ile ölçülen gangliyon hücre - iç pleksiform tabaka incelmesinin, kontrast duyarlık kaybı biçiminde bir fonksiyonel kayıp oluşmadan önce belirlenebildiğini bildirmişlerdir. Şüphesiz diğer hücrelerde olduğundan çok daha önemli olmak üzere, nöral hasarların henüz fonksiyonel kayıp yapmamışken, noninvaziv bir morfolojik inceleme ile saptanması, geri dönüşsüz hasar ortaya çıkmadan önlem alınması açısından çok değerlidir.Aydoğan ve ark. ortalama 26 ay takip ettikleri tip 2 idiyopatik maküler telanjiektazili 5 hastanın 6 gözünde, intravitreal bevacizumab ile olguların tümünde görme keskinliğinde artma, santral maküla kalınlığında azalma bildirmişlerdir. Giderek artan düzeyde rağbet gören anti-VEGF tedavi araçlarının idiopatik maküler telanjiektazilerdeki işlevselliği de dikkate değer görünmektedir.Güngör ve ark. normal sağlıklı gözlerde, retina sinir lifi tabakası (RSLT) kaybını taklit eden, RSLT bölünmüş demetlerinin varlığını spektraldomain optik koherans tomografi ile 359 sağlıklı kişinin 718 gözünde araştırmışlardır. Artan hassas tanı araçlarının, normalin varyasyonlarını patoloji olarak algılamamıza yol açmaması açısından bu çalışma dikkat çekicidir. Muayenede normal sağlıklı optik siniri bulunan kişilerde, özellikle RSLT sapma haritasında üst RSLT defekti saptandığında, bölünmüş sinir lifi tabakası demetleri açısından RSLT kalınlık haritası ve grafiğinin incelenmesini tavsiye etmektedir.Şahan ve ark. uzak organ metastazı yapma özelliği bulunmayan ve cildin en sık rastlanan tümörü olan bazal hücreli karsinomlarda (BHK), daha önce göz kararı ile belirlenen cerrahi sınır üzerinden eksizyonu yapılıp, nüks gelişen 35 olgunun 35 gözündeki BHK’lara , dondurulmuş kesit denetimli eksizyonla cerrahi yapmışlardır. Bu denetim yönteminin bir ameliyatta 1 ila 4 kez cerrahi sınırı yeniden tayin etmek için gerekebildiğini bildirdikleri serilerinde, daha önceki ameliyatları nüks etmiş olgu gurubunda, ortalama 4,3 yıllık takip sonunda, %5,7 gibi oldukça düşük bir nüks oranı ile uyguladıkları tekniğin başarısını paylaşmışlardır.Bu sayımızın derleme yazısı Başar ve Arıcı tarafından kaleme alınmış olup, botulinum nörotoksininin oftalmoloji alanında estetik ve fonksiyonel tüm endikasyonlarını gözden geçirmiştir. Konuya ilişkin güncel literatürü tümüne yakın oranda içermesi ve botulinum nörotoksininin türleri, hazırlanışı gibi klinik uygulamaya yönelik ip uçlarını da vermesi bakımından alanında önemli bir başvuru metni olduğunu düşünüyoruz.Dervişoğulları ve ark.’nın, Schwannoma açısından oldukça nadir bir klinik yerleşim noktası olan izole göz kapağı serbest kenarı yerleşimi olgusu paylaşmışlar. Bu olgu, kapak serbest kenarı tümörlerinin ayırıcı tanısını biraz daha genişletmektedir.Ünsal ve ark., serklaj amaçlı olarak kullanılan Arruga sütürünün yıllar sonra göz içerisine invazyonu ile karşılaşılabileceği, bu hastalardaki katarakt cerrahisi gibi operasyonlarda olası komplikasyonlara karşı önlemlerin alınması gerektiğini bildirirken, tıbbi implantlar ve uzun dönem komplikasyonları açısından yeni bir farkındalığa vurgu yapmışlar.Cebeci ve ark., oldukça nadir görülen optik koherans tomografi ile tanısı konabilen fokal koroidal ekskavasyon tanılı 2 hastanın 3 gözünü olgu olarak sunarken, takip ve tedavi olanaklarını da bildirmişler.Bu sayıda Şekeroğlu ve ark.’nın, oftalmolog bakış açısıyla hazırladıkları, para ve zaman tasarrufu sağlaması yanında, tanı ve tedavide pratik ilerlemelere öncülük edebileceğini de düşündükleri “genetik göz hastalıklarının moleküler tanısı için temel bir algoritma” başlıklı yazıları editöre mektup biçiminde yayımlanmıştır.Saygı ve sevgilerimizle,Editöryel Kurul AdınaDr. Sait Eğrilmez