ÖZET
Amaç:
Erişkinlerde düşmeye bağlı ekstremite kırıkları ile görme bozuklukları arasındaki ilişkiyi araştırmak.
Gereç ve Yöntem:
Çalışmaya 18 yaş üstü düşmeye bağlı ekstremite kırıkları oluşan 56 hasta (kırık grubu) dâhil edildi. Kontrol grubu (n=42), hastanemize rutin kontroller için gelen sağlıklı bireylerden seçildi. Her katılımcıya ayrıntılı bir göz muayenesi yapıldı. Grupların yaş ortalamaları Student t test ile karşılaştırıldı. Diğer sonuçların analizinde Ki-kare testi kullanıldı.
Sonuçlar:
Görme azlığı açısından değerlendirildiğinde kırık grubundaki oranın (%78,6) kontrol grubundaki orandan (%38,1) daha yüksek olduğu gözlendi (p<0,05). Tedavi edilebilir görme kaybı sebeplerinden katarakt ve refraksiyon kusuru oranları kırık grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksekti (her iki p<0,05). Görme keskinlikleri açısından değerlendirildiğinde kırık grubundaki hastaların 28’inde (%50) görme keskinliği 0,5’in altındaydı. Kontrol grubunda ise bu sayı 8 (%19,1) idi.
Tartışma:
Bu çalışmada düşmeye bağlı ekstremite kırığı olan erişkinlerde görme bozukluğu olan hasta sayısının kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksek olduğu gösterildi. Bu nedenle, erişkinlerde düzenli göz muayenelerinin yapılması, refraksiyon kusuru olan hastaların düzenli gözlük kullanımın sağlanması, katarakt gibi tedavi edilebilir hastalıklarının zamanında tedavi edilmesi bu yaş grubunda düşme sonucu oluşacak ekstremite kırıklarının oranını azaltacağını düşünmekteyiz.
Giriş
Görme bozukuluğunun düşmelerle ilişkili olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir.1-4 Bu görme bozuklukları arasında görme keskinliğinde azalma, görme alanı kayıpları, kontrast duyarlığında azalma ve derinlik hissinde yetersizlik sayılabilir.5-7 Görme bozuklukları yaşlı olgular arasında oldukça sıktır. Düzenli göz kontrollerinin yapılması ve gözlük kullanımının yaşlı insanlar için yararlı olduğu önceki çalışmalarda gösterilmiştir.8-10
Daha önceki çalışmalar görme bozukluklarının yaşlı insanlardaki kalça kırıkları ile ilişkili olduğunu göstermiştir.11-13 Fakat görme bozukluklarının bütün erişkinlerdeki diğer ekstremite kırıkları ile ilişkisini araştıran çalışma yoktur. Bu nedenle, bu çalışmada düşmeye bağlı ekstremite kırıklı erişkin olgularda görme bozukluklarının araştırılmasını ve kontrol grubu ile karşılaştırılmasını amaçladık.
Gereç ve Yöntem
Bu çalışmaya 18 yaş üstü düşmeye bağlı üst ve alt ekstremite kırıkları oluşan hastalar (kırık grubu) dâhil edildi. Hastalar Ortopedi ve Travmatoloji bölümünde görülüp ilk tedavisi yapıldıktan hemen sonra Göz Hastalıkları bölümüne gönderildi. Hastalara düşmeye sebep olabilecek bir serebrovasküler veya nörodejeneratif hastalığı olup olmadığı soruldu. Bu tür bir hastalığı olanlar veya yüksekten düşenler çalışmadan çıkarıldı. Katılımcılara çalışma ile ilgili bilgi verildikten sonra katılım için onay alındı. Çalışma Helsinki Bildirisi’ne uygun olup kurumumuzun etik kurulundan onay alınmıştır.
Kontrol grubu, hastanemize rutin kontroller için gelen sağlıklı bireylerin benzer yaş grubundan seçildi. Geçmişte meydana gelmiş bir kırık öyküsü olan veya bir serebrovasküler veya nörodejeneratif bir hastalığı olanlar kontrol grubundan çıkarıldı.
Her iki gruptaki hastalara en son ne zaman bir göz doktoruna başvurdukları, bilinen herhangi bir göz hastalığının olup olmadığı, varsa gözlüklerini düzenli kullanıp kullanmadığı ve düşme sırasında gözünde olup olmadığı soruldu.
Her katılımcıya Snellen levhalarıyla görme keskinliği ölçümü, Goldmann Aplanasyon tonometrisiyle göz içi basıncı ölçümü, yarıklı lamba biyomikroskop ile ön segment muayenesi, ayrıntılı fundus muayenesi ve stereopsis (derinlik hissi) muayenesini içeren ayrıntılı bir göz muayenesi yapıldı. Stereopsis, Sinek testi yardımıyla normal oda aydınlatmasında 40 cm’den polaroid gözlükle değerlendirildi. Stereopsis, 800 sn/ark’ın üstünde ölçüldüğünde bozuk olarak değerlendirildi. Her hastanın daha iyi gören gözü analizlere dahil edildi.
İstatistiksel Analiz
Tüm istatistiksel analizler SPSS 16.0 Windows programı kullanılarak yapıldı. Grupların yaş ortalamaları Student t test ile karşılaştırıldı. Diğer sonuçların analizinde Ki-kare testi kullanıldı. P<0,05 değeri anlamlı kabul edildi.
Bulgular
Kırık grubunda 56 hastanın 56 gözü ve kontrol grubunda 42 hastanın 42 gözü çalışmaya dâhil edildi. Hastaların demografik özellikleri Tablo 1’de gösterilmiştir. Ortalama yaş ve cinsiyet dağılımı açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Kırıkların %87,5 (n=49)’i kol veya önkol, geri kalanı bacak kırıklarıydı.
Gruplardaki görme kaybının nedenleri Tablo 2’de gösterilmiştir. Her iki grupta da görme kaybının en önemli nedenleri katarakt ve refraksiyon kusuru olarak saptandı. Görme azlığı açısından değerlendirildiğinde kırık grubundaki oranın (%78,6) kontrol grubundaki oranın (%38,1) yaklaşık 2 katı olduğu izlendi. Bu oran istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0,05). Yine, tedavi edilebilir görme kaybı sebeplerinden katarakt ve refraksiyon kusuru oranları kırık grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak yüksekti (p<0,05).
Görme keskinlikleri açısından değerlendirildiğinde kırık grubundaki hastaların 28’inde (%50) görme keskinliği 0,5’in altındaydı. Kontrol grubunda ise bu sayı 8 (%19,1) idi. Aradaki fark istatiktiksel olarak anlamlı bulundu (p<0,05). Kırık grubundaki hastaların 18’inde (%32,1) stereopsis 800 sn/ark’ın üzerindeyken, kontrol grubunda bu sayı 7 (%16,6) idi. Aradaki fark istatiktiksel olarak anlamlı idi (p<0,05).
Refraksiyon kusuru olanlarda düzenli gözlük kullanma oranı kırık grubunda %36,0 (n=9), kontrol grubunda ise %80,0 (n=8) idi (p<0,05). Kırık grubunda hastaların %76,0’ı düştükleri sırada gözlüklerini takmadıklarını, %12,0’ı da takıp takmadıklarını hatırlayamadıklarını bildirdiler.
Son göz muayeneleri sorgulandığında, kırık grubunda olguların %44,6’sının (n=25) iki yıldan uzun süredir göz muayenesi olmadığı, bu oranın kontrol grubunda %30,9 (n=13) olduğu görüldü (p<0,05).
Tartışma
Bu çalışmada erişkinlerde görme bozukluklarının ve özellikle de katarakt, refraksiyon kusurları ve diyabetik retinopati gibi tedavi edilebilir veya önlenebilir hastalıkların erişkinlerdeki ekstremite kırıkları ile ilişkili olabileceğini gösterdik.
Daha önce yapılan çalışmalar ileri yaşlardaki kalça kırıkları ile görme bozukluğu arasındaki ilişki olduğunu göstermiştir.11-13 Felson ve arkadaşları11 kadınlarda şiddetli ya da orta dereceli görme bozulmasının kalça kırığı riskini iki kat artırdığını göstermiştir. Başka bir çalışmada Dargent-Molina ve arkadaşları azalmış görme keskinliğinin kalça kırığı için bağımsız bir risk faktörü olduğu göstermiştir.13 Cummings ve arkadaşları yetersiz kontrast duyarlığın ve azalmış derinlik hissinin kalça kırıklarıyla ilişkisi olduğunu göstermiştir.12 Biz bu çalışmamızda bu tür görme bozukluklarının erişkinlerdeki diğer ekstremite bozuklukları ile de ilişkili olabileceğini gösterdik.
Cox ve arkadaşları14 katarakt, refraksiyon kusurları ve yaşa bağlı maküla dejenerasyonunun kalça kırıkları ile ilişkili görme bozukluğuna yol açan en önemli üç neden olduğunu göstermiştir. Bizim çalışmamızda katarakt, refraksiyon kusurları ve diyabetik retinopati, erişkinlerdeki ekstremite kırıkları ile ilişkili görme bozukluğuna yol açan en önemli üç neden olarak tespit edilmiştir. Bu farklılığın iki nedenden kaynaklanmış olabileceğini düşündük. Birincisi, önceki çalışmanın daha ileri yaş grubundaki hastaları içermesi nedeniyle yaşa bağlı maküla hastalığı daha yüksek oranda görülmüş olabilir. İkincisi, Asya popülasyonunda Batı popülasyonuna göre diyabetik retinopatinin daha sık olduğu gösterilmiştir.15 Bu da bizim çalışmamızda diyabetik retinopati oranının daha fazla görülmesine sbep olmuş olabilir.
Çalışmamızda kırık grubundaki hastalardan stereopsisi düşük olanların sayısı anlamlı şekilde kontrol grubuna göre düşüktü. Bizim sonuçlarımızla uyumlu olarak Ivers ve arkadaşları16 yaptıkları çalışmada yaşlı insanlardaki kalça kırıklarının %40’ında görme azlığı ve düşük stereopsis tespit etmişlerdir.
Ayrıca çalışmamızda kırık grubunda iki yıldan uzun süredir göz muayenesi olmayan hastaların sayısı kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksekti. Bu sonuç, Ivers ve arkadaşlarının16 sonuçlarıyla benzer nitelikteydi. Bu bulgular ışığında bütün erişkin olgularda iyi bir görme düzeyinin devamlılığı için en az iki yılda bir düzenli göz muayenesinin yapılması önerilebilir.
Çalışmamızda görme bozukluğuna sebep olan en önemli hastalıklardan biri refraksiyon kusuru olarak tespit edildi. Kırık grubunda düzenli olarak gözlük kullanma oranı ve düşme sırasında gözlüğünü takmış olma oranı kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşüktü. Yaşlı insanların pek çoğu gözlük kullanımından ve gözlük reçetelerinin yeniden düzenlenmesinden fayda görürler. Attebo ve arkadaşları10 insanların %45’inde yeni gözlüklerle görme keskinliğinin bir ya da daha fazla sıra arttığı göstermiştir. Taylor ve ark.17 yaptıkları çalışmanın sonuçlarına göre, yeni bir gözlükle, görme bozukluğu olan olguların sayısınının yarı yarıya azaldığını bildirmişlerdir.
Sonuç olarak, bu çalışmada düşmeye bağlı ekstremite kırığı olan erişkinlerde görme bozukluğu olan hasta sayısının kontrol grubuna göre anlamlı şekilde yüksek olduğu gösterildi. Görme bozukluğunun varlığının düşme sonucu oluşan ekstremite kırıklarında rol oynadığını düşünüyoruz. Erişkinlerde düzenli göz muayenelerinin yapılması, refraksiyon kusuru olan hastaların düzenli gözlük kullanımın sağlanması, katarakt gibi tedavi edilebilir hastalıklarının zamanında tedavi edilmesi, bu yaş grubunda düşme sonucu oluşacak travmaların ve sıklıkla oluşan ekstremite kırıklarının oranını azaltacağını düşünmekteyiz.