ÖZET
Sonuç:
PE glokomu ve kataraktı olan gözlerde endotel hücre sayısı daha düşük olabileceği için intraoküler cerrahi planlanan hastaların speküler veya konfokal mikroskopi ile değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bulgular:
ODKR parametrelerinin hiçbiri gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemekteydi (ANOVA p>0,05). Kontrol grubunun %13,7’sinde, glokomu olmayan PE grubunun %24,2’sinde ve glokomu olan PE’li olguların %21,1’inde ÖKD 2,5 mm altındaydı (p=0,45). Ortalama EHD 3 grup arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermekteyken (ANOVA p=0,02), polimegatizm ve pleomorfizm açısından farklılık izlenmedi (p>0,05). Ortalama EHD, PE glokomlu gözlerde (2199,5±176,8 hücre/mm2) kontrol grubuna göre daha düşüktü (2363±229,3 hücre/mm2) (p=0,02), fakat glokomu olmayan PE’li gözlerin EHD değerleri ile kontrol grubu arasında farklılık yoktu (p=0,42). PE glokomlu gözlerin %15,8’inde, kontrol grubunun %9,8’inde, glokomu olmayan PE’li gözlerin %6,1’inde EHD 2000 hücre/mm2 altında bulundu (p=0,52).
Gereç ve Yöntem:
PE sendromlu 52 hastanın optikal düşük-koherens reflektometre (ODKR, Lenstar LS 900; Haag Streit AG, İsviçre) ile alınan merkezi kornea kalınlığı, ön kamara derinliği (ÖKD), pupil çapı, lens kalınlığı ile in-vivo konfokal mikroskop (ConfoScan4, Nidek Co. Ltd., Osaka, Japonya) ile ölçülen endotel hücre dansitesi (EHD), polimegatizm (%) ve pleomorfizm (%) parametreleri yaş ve cinsiyet uyumlu PE sendromu olmayan 51 kataraktlı bireyle karşılaştırıldı. PE sendromu olan hastaların 19’unda glokom mevcuttu ve topikal anti-glokom tedavisi alıyorlardı. Çalışmaya katılan bireylerin sadece tek gözü istatistik analiz için kullanıldı ve p<0.05 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
Amaç:
Psödoeksfoliasyon (PE) sendromu ve senil kataraktı olan gözlerin ön segment biyometrik özelliklerinin ve kornea endotel değişikliklerinin değerlendirilmesi.
Giriş
Psödoeksfoliasyon (PE) sendromu ekstrasellüler matriksin yaş ile ilişkili bir hastalığıdır ve normal olmayan ekstrasellüler fibriller maddenin, lens kapsülü, iris, pigmente olmayan siliyer epitel, trabeküler ağ ve korneal endotel hücrelerini içeren gözün ön segment iç duvarı dokularında aşırı yapımı ve birikimi ile karakterizedir.1 Bu birikim nedeniyle birçok intraoküler hastalığa yatkınlık artar. Bu hastalıklar arasında zonüler instabilite, katarakt, lens desantrasyonu, sekonder açık açılı glokom, açı kapanması glokomu, melanin dağılması ve küçük pupil ile birlikte görülen iridopati sayılabilir.1,2,3,4,5 Zonüler instabilite nedeniyle katarakt cerrahisi sırasında başta zonüler diyaliz ve vitreous kaybı olmak üzere intraoperatif komplikasyonlar gelişebilir.3,4,5,6,7,8 Yapılan çalışmalar PE sendromunda zonüler zayıflıkla beraber görünen fakodonezisin lensin öne hareketine, lens kalınlığının (LK) artmasına ve ön kamara derinliğinin (ÖKD) azalmasına neden olabileceğini göstermiştir.6,7,8 PE sendromlu gözlerde 2,5 mm’den daha küçük ÖKD intraoperatif komplikasyonlar ile %13,4 ilişkili bulunurken, ÖKD 2,5 mm veya daha büyük olanlarda insidans %2,8 bulunmuştur.6 Intraoperatif komplikasyon (zonüler diyaliz ve/veya vitreous kaybı) gelişen PE sendromlu gözlerde ÖKD, komplikasyon gelişmeyen PE sendromlu gözlere kıyasla anlamlı derecede daha az bulunmuştur (p<0,05).9 Bu nedenle katarakt cerrahisi yapacak cerrahın intraoküler komplikasyon gelişme riski olan gözleri öngörmesi çok önemlidir. Oküler biyometrik parametrelerde görülen bu değişikliklerin, A mod ultrasonografi, optik düşük koherens reflektometri (ODKR) ve optik koherens tomografi (OKT) gibi nesnel ve kantitatif ölçüm yapılabilen görüntüleme yöntemleri kullanılarak daha erken farkedilmesi mümkündür. Lenstar LS 900® (Haag-Streit, İsviçre) yeni nesil ODKR cihazıdır ve göz ile temas etmeden tek çekimde optik oküler bileşenlerin gerçek A modu ölçümlerine imkan sağlar.10,11,12 Bazı histopatolojik çalışmalarda PE sendromu, kornea endoteliyopatisi ile ilişkili bulunmuştur ve atipik guttata olmayan Fuchs endoteliyal distrofisi olarak adlandırılan tabloya neden olduğu öne sürülmüştür.13,14 PE sendromlu gözlerde endoteliyal hücre dansitesinin (EHD) azaldığı speküler ve konfokal mikroskoplar kullanılarak doğrulanmıştır.15,16,17,18,19 Diğer taraftan, bazı çalışmalar bu çeşit bir ilişkiyi gösterememiştir.20,21,22
Bu çalışmada amacımız PE sendromlu/glokomlu gözlerde katarakt cerrahisi öncesi ODKR ile ön segment biyometrisini ve konfokal mikroskopi ile korneal endoteliyal değişiklikleri değerlendirmek ve PE sendromlu olmayan kataraktlı gözler ile karşılaştırmaktı.
Gereç ve Yöntem
Bu çalışma Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda gerçekleştirildi ve Helsinki Bildirgesi ilkelerine bağlı kalındı. Çalışma protokolü yerel etik kurul tarafından onaylandı (23/07/2013, 2013/235). Tüm hastalara Goldmann aplanasyon tonometresi ile düzeltilmiş en yüksek görme keskinliği ve intraoküler basınç (İOB) ölçümleri, yarıklı ışık biyomikroskopi, gonyoskopi ve fundus muayenesini içeren detaylı göz muayanesi yapıldı. PE sendromlu gözlerden birinde PE materyalin pupiller kenarda, lens kapsülünde veya her ikisinde bulunması olarak tanımlandı. Pupiller kenarın detaylı yüksek büyütme yarıklı ışık biyomikroskopik muayenesinden sonra pupil dilate edildi ve lens ön kapsülünde PE materyal varlığı değerlendirildi. Ayrıca pregranüler radiyal çizgiler ve granüler depozitler gibi PE sendromunun erken belirtileri de incelendi. PE glokomu tanısı yüksek İOB (>21 mmHg), optik sinir başında tipik glokomatöz çukurlaşma ve görme alanı kayıplarına dayalı olarak konuldu.
Çalışmada 52 PE sendromu hastası ile yaş ve cinsiyet uyumlu 51 kontrol olgusu karşılaştırıldı. PE sendromu hastalarından 19’unda glokom mevcuttu ve anti-glokomatöz tedavi kullanmaktaydılar. Daha önce intraoküler cerrahi geçiren, kontakt lens kullanan, korneal travma geçiren veya Fuchs endotelyal distrofi de dahil olmak üzere korneal endoteli etkileyebilecek başka korneal patolojileri olan hastalar çalışmaya dahil edilmedi. Glokom olgularından hiçbiri topikal miyotik kullanmamaktaydı.
Lenstar LS 900®, tüm gözün biyometrisini 820 nm aşırı parlak diyot aracılığı ile yaklaşık 20 saniye içerisinde tamamlar. Keratometri ve intraoküler lens gücü ölçümlerinin yanısıra, bu ODKR cihazı merkezi kornea kalınlığı (MKK), ÖKD, pupil çapı (PÇ), LK, aksiyel uzunluk ve retina kalınlığını ölçmektedir. Lenstar LS 900® ile yapılan muayenelerde hastalardan çenelerini çeneliğe yerleştirmeleri ve alınlarını alınlığa yaslamaları istendi. Hastalara, ölçüm sırasında korneada optik olarak düzgün bir gözyaşı filmi sağlayabilmek için ölçümden hemen önce göz kırpmaları söylendi. Daha sonra hastalardan önlerinde bulunan yuvarlak halkaya bakmaları ve ölçüm sırasında göz kırpmamaları istendi. Cihaz göz kırpma hareketini veya fiksasyon kaybını otomatik olarak algıladığı için bu durumlarda ölçüm tekrarlandı. En az 3 ölçüm yapıldı ve istatistiksel analiz için en iyi ölçüm kullanıldı. Cihaz yazılımı tarafından otomatik olarak hesaplanan MKK, ÖKD, PÇ ve LK değerleri kaydedildi ve değerlendirildi.
Konfokal mikroskopi (ConfoScan 4.0, Nidek Co. Ltd., Osaka, Japonya) aynı koşullar altında ve aynı deneyimli teknisyen tarafından gerçekleştirildi. Hastalara uygun pozisyon verildi ve dahili fiksasyon ışığına bakmaları istendi. Daha sonra objektif (20x) korneaya dokunmadan incelenecek göze yaklaştırıldı. Korneal hücrelerin seviyesi algılandıktan sonra tarayıcı ölçümleri otomatik olarak gerçekleştirdi. Tarama esnasında, resimler///// tarayıcı ekranından görüntülenebilmekteydi. Korneanın farklı seviyelerine ait resimler///// bilgisayara kaydedildi. ConfoScan 4, tescilli özel görüntü işleme yazılımı ile hücrelerin poligonal görünümlerini tanıyan endoteliyal analiz programına sahiptir ve büyütme miktarı dahili olarak kalibre edilmektedir. Bu görüntüler için EHD, pleomorfizm (hekzagonal yapının kaybı, 6-yüzlü endoteliyal hücre şeklinde değişme) ve polimegatizm (hücre yüzeyi varyasyon katsayısı) oranları otomatik olarak hesaplandı. Üç kesitten alınan ölçümlerin ortalaması istatistiksel analizlerde kullanıldı.
İstatistiksel analiz, SPSS 18.0 Windows sürümü (SPSS Inc., Chicago, IL, ABD) kullanılarak yapıldı ve her hasta için sadece bir göz istatistiksel analizlere dahil edildi. Her iki gözün de çalışmaya dahil edilebileceği durumlarda, gözlerden biri rastgele olarak seçildi. Sadece bir gözün çalışmaya dahil edilebileceği durumlarda ise bu göz dahil edildi. Sürekli değişkenlerin normalliği Shapiro Wilk testi ile değerlendirildi. Normal dağılım gösteren parametreler için ANOVA testi kullanılarak glokom olmayan PE sendromlu gözler, PE glokom gözler ve kontrol gözler arasındaki farklar değerlendirildi. ANOVA sonuçlarının anlamlı olduğu durumlarda, alt gruplar arasındaki farklar Tukey HSD post hoc testi ile değerlendirildi. Betimsel istatistikler ortalama ± standart sapma olarak verildi. ÖKD’nin 2,5 mm’den küçük olduğu gözlerin yüzdesi, EHD’nin 2000 hücre/mm2’den küçük olduğu gözlerin yüzdesi ve cinsiyet, üç grup arasında kikare testi kullanılarak karşılaştırıldı. P değerinin 0,05’ten küçük bulunduğu durumlar istatistiksel anlamlı olarak kabul edildi.
Bulgular
Glokom olmayan PE sendromu grubunda 16 erkek (%48) ve 17 kadın (%52) hasta, PE glokom grubunda 12 erkek (%63) ve 7 kadın (%37) hasta ve kontrol grubunda ise 28 erkek (%55) ve 23 kadın (%45) hasta bulunmaktaydı. Gruplar arasında cinsiyet açısından istatistiksel fark bulunmadı (p=0,59). Yaş ortalamaları glokom olmayan PE grubu, PE glokom grubu ve kontrol grubu için sırasıyla 69,15±7; 69,37±9,5 ve 67±5,7 yıl olarak bulundu ve aralarında istatistiksel anlamlı fark bulunmadı. Glokom grubunda hastalardan dört tanesi bir, yedi tanesi iki, altı tanesi üç ve iki tanesi dört topikal anti glokom tedavisi kullanmaktaydı.
Üç grup arasında ODKR parametrelerinden hiçbiri arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı düzeye ulaşmadı (ANOVA p>0,05). ÖKD’nin 2,5 mm’den küçük olduğu gözlerin yüzdesi kontrol grubunda %13,7; glokomu olmayan PE grubunda %24,2 ve PE glokom grubunda %21,1 olarak bulundu. Bu veriler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0,45).
Üç grup arasında ortalama EHD değerleri açısından istatistiksel anlamlı fark bulundu (ANOVA p=0,02). Ancak polimegatizm ve pleomorfizm açısından fark yoktu (p>0,05) (Tablo 1). Ortalama EHD değerleri PE glokomu olan gözlerde (2199,5±176,8 hücre/mm2), kontrol gözlere (2363±229,3 hücre/mm2) kıyasla anlamlı olarak düşük bulundu (p=0,02). Ancak glokomu olmayan PE sendromu grubu ile kontrol grubu arasında ortalama EHD açısından fark gözlenmedi (p=0,42) (Tablo 1). PE glokomlu olguların %15,8’inde EHD, 2000 hücre/mm2’den düşük bulunurken, bu oran kontrol grubunda %9,8 ve glokomu olmayan PE sendromu grubunda %6,1 olarak izlendi. Bu veriler arasında istatistiksel olarak anlamlı fark gözlenmedi (p=0,52).
Tartışma
Literatürde PE sendromlu gözlerin ön segment biyometri nitelikleri ile ilgili çalışmaların sonuçları çelişkilidir. Bazı çalışmalarda PE sendromlu gözlerin ÖKD, yaş ve cinsiyet uyumlu PE sendromlu olmayan ve primer açık açılı glokomlu olgular ile karşılaştırıldığında anlamlı olarak daha az bulunmuştur.7,8,23,24 Bosnar ve ark.7 PE sendromlu 47 kataraktlı göz ile PE sendromu saptanmayan 177 kataraktlı gözü optik oküler bileşenler açısından ODKR Lenstar LS 900® ile karşılaştırmış ve PE sendromu grubunda kontrol grubuna kıyasla ÖKD’nin düşük (t=-2,24; p<0,05) ve LK’nin (t=3,01; p<0,001) yüksek olduğunu bildirmişlerdir (PE sendromu ÖKD=2,43±0,38, LK=4,70±0,39; kontrol ÖKD=2,59±0,45; LK=4,43±0,57). Damji ve ark.8 açık veya kapanabilir açılı PE sendromlu gözlerde, primer açık açılı glokomlu gözlere kıyasla ÖKD’nin azaldığını göstermişlerdir. Yakın zamanda ön segment OKT ile gerçekleştirilen bir çalışmada PE sendromlu gözler, diğer göz ve kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, anlamlı düzeyde ön kamara açısının küçük olduğu, ÖKD’nin daha az derin olduğu, iris konveksitesinin daha fazla olduğu ve irisin daha ince olduğu bildirilmiştir.23 Ermis24 zonüler zayıflık ve lens instabilitesini destekler şekilde PE sendromu hastalarında sırtüstü pozisyondan, yüzüstü pozisyona geçilmesi ile ÖKD’nin anlamlı şekilde azaldığını göstermiştir.
Bununla birlikte, Reykjavik Göz Çalışması’nda, PE sendromu ile MKK, ÖKD, LK değerleri, nükleer lens kesafeti veya optik disk morfolojisi açısından çok değişkenli model ile ilişki bulunmamıştır.25 Doganay ve ark.26 PE sendromu ve PE glokom olgularında ön segment parametrelerini Pentacam-Scheimpflug görüntüleme sistemini kullanarak incelemiş ve ÖKD açısından iki grup arasında istatistiksel anlamlı fark bulmuşlardır; ancak bu farkın klinik olarak anlamlı olması mümkün görünmemektedir. Ön kamara hacmi, ön kamara açısı genişliği, MKK, PÇ ve 3,0 mm, 5,0 mm, 7,0 mm’de merkezi kornea hacmi değerleri açısından 3 grup arasında anlamlı farka rastlanmamıştır. Oltulu ve ark.27 çalışmasında Pentacam-Scheimpflug görüntüleme sistemi ile ölçülen ön segment parametrelerinden hiçbirinde PE sendromlu gözler ile kontrol arasında fark bulunmamıştır. Ortalama ÖKD değerleri kontrol grubunda 2,7±0,3 mm, glokomu olmayan PE sendromlu gözlerde 2,7±0,3 ve PE sendromlu glokomlu gözlerde 2,6±0,4 mm olarak ölçülmüştür (p>0,05). Çalışmamızda PE sendromu grubu (ÖKD=2,86 mm; LK=4,60 mm) ve PE sendromu glokom grubu (ÖKD=2,90 mm; LK=4,62 mm), kontrol grubu ile (ÖKD=2,99 mm; LK=4,46 mm) karşılaştırıldığında ÖKD düşük ve LK yüksek bulunmasına rağmen bu farklar istatistiksel olarak anlamlı değildi (sırasıyla, p=0,53 ve p=0,06). PE sendromlu hastalarımızdan hiçbirinde klinik olarak önemli seviyede zonüler ve lens instabilitesi veya ODKR’nin ölçüm yapmasına engel olacak düzeyde yoğun katarakt mevcut değildi. Glokomu olan veya olmayan PE sendromlu gözlerin tümünde iridokorneal açı genişti ve üç grubun da ön kamara parametrelerini etkileyebilecek olan aksiyel uzunlukları benzerdi.
Katarakt cerrahisi için yeterli midriazis ve PÇ değerleri önem taşımaktadır. PE sendromunda, PÇ küçük ve intraoküler siliyer kas fonksiyonu bozulmuş bulunmaktadır.1,28 Pupiller-lentiküler PE olan gözlerde pupil dilatasyonu sadece pupiller PE olan gözlere kıyasla daha uzun zaman almaktadır.29 Bosnar ve ark.’nın7 çalışmasında Lenstar LS 900® ile primer pozisyonda ölçülen PÇ, PE sendromu grubunda bulunan hipermetrop olgular (3,93±0,84 mm), kontrol grubu hipermetrop olguları ile (4,30±0,87 mm) karşılaştırıldığında daha küçük bulunmuştur (p=0,03); ancak Doganay ve ark.26 PE sendromu, PE glokom ve kontrol grubu arasında fark bulmamıştır. Çalışmamızda ortalama PÇ, PE glokomu olan gözlerde (4,83 mm), PE sendromu (5,20 mm) ve kontrol grubundan (5,42 mm) daha küçük bulundu; ancak bu farklar istatistiksel olarak anlamlı düzeyde değildi (p=0,15).
PE sendromunda korneal endoteliyal değişikliklerin incelendiği birçok çalışmada EHD, PE olmayan gözlerden daha düşük bulunmuştur.15,16,17,18,19,30,31 Quiroga ve ark.’nın17 Paraguay’da gerçekleştirdikleri çalışmada PE sendromu ve senil kataraktı olan 61 göz ile sadece kataraktı olan 356 göz speküler mikroskobi ile değerlendirilmiştir. Veriler yaş için düzeltildiğinde PE sendromlu olan ve olmayan gözler arasında sadece ortalama EHD değerleri arasında anlamlı fark bulunmuştur (PE sendromu=2315 hücre/mm2, PE sendromu olmayan=2482 hücre/mm2, p=0,002). Tüm çalışma popülasyonunda 2000 hücre/mm2’den daha az riskli EHD 46 (%11) gözde görülürken, bu oran PE sendromlu gözlerde %21,87 olarak saptanmıştır. Veriler yaş için düzeltildikten sonra hesaplanan cerrahi sonrası korneal dekompanzasyon olasılığı PE olan durumlar için 1,90 bulunmuştur. Inoue ve ark.18 26 PE gözün (glokomlu 7 göz ve glokom olmayan 19 göz) kornea endotelini incelemiş ve bulgularını kontrol grubu olarak kullandıkları senil katarakt veya kırma kusuru olan ancak PE olmayan 30 göz ile karşılaştırmıştır. Kornea EHD, PE gözlerde (2336±383 hücre/mm2), PE olmayan gözlerden (2632±327 hücre/mm2) daha düşük bulunmuştur, ancak polimegatizm ve pleomorfizm oranlarında anlamlı fark gözlenmemiştir. Yakın zamanda yapılan bir çalışmada konfokal inceleme ile PE sendromlu gözlerde bazal epitelde (p=0,003), ön stromada (p=0,007), orta stromada (p=0,009), arka stromada (p=0,012) ve endotelde (p<0,001) normal gözlerin karşılık gelen alanlarına kıyasla daha düşük hücre yoğunluklarına sahip olduğu gösterilmiştir.19 Wang ve ark.30 PE sendromlu gözlerde EHD’nin (2298±239 hücre/mm2), kataraktlı gözlere (2652±18 hücre/mm2) oranla azaldığını göstermişlerdir (p=0,026); ancak iki grup arasında hücre büyüklüğü varyasyon katsayı ve hekzagonallik frekansında anlamlı fark bulmamışlardır. Speküler mikroskobi kullanılan başka bir çalışmada, hem PE sendromlu gözlerde (26 göz) hem hastaların klinik olarak etkilenmemiş diğer gözlerinde (17 göz) kornea EHD, normal kontrol gözler (27 göz) ile karşılaştırılmış ve anlamlı olarak azaldığı bulunmuştur (sırasıyla, p<0,001, p<0,01).31 Aköz bulanıklık yoğunluğunda, kornea EHD ile ters orantılı olarak PE sendromu grubunda anlamlı artış (p<0,01) görülmüştür.31 Bizim çalışmamızda PE sendromu glokomlu gözlerde kontrole kıyasla EHD’nin azaldığı bulundu (p=0,02) ve bunların %15,8’inde EHD 2000 hücre/mm2’den düşüktü. Inoue ve ark.18 ile Wang ve ark.’nın30 bulgularına benzer şekilde endotel hücre morfolojisinde PE olan ve olmayan gözler arasında fark gözlenmedi. Endotel hücre kaybı, PE sendromu, katarakt, yüksek İOB veya anti-glokom ilaçlarına bağlı olabilir. Ortalama EHD, PE glokom gözlerde en düşük bulunduğu için, yüksek İOB ve anti-glokom ilaçlarının kullanımının endotel hücre hasarını PE sendromuna ek olarak arttırdığı düşünülmektedir. Tüm glokom hastalarımız (19 olgu) medikal tedavi almakta olduğundan, tedavi alan ve almayan glokom hastaları arasında bir karşılaştırma yapmak mümkün olmamıştır. Gruptaki glokom hastalarının sayısı az olduğu için endotel hücre sayıları, kullanılan anti-glokom ilaç sayısı veya farklı anti-glokom ilaçlar için karşılaştırılamamıştır.
Aksine, bazı çalışmalarda PE sendromlu gözlerde EHD’de azalma bulunmamış, ancak hücre morfolojisi ve sayısında değişiklikler gösterilmiştir.20,21,22 Wali ve ark.21 Confoscan 2 (Nidek, Japonya) ile ölçülen pleomorfizm ve polimegatizm değerlerinin PE glokomu ile (R (2)=0,7652, p=0,02) PE katarakta (R (2)=0,6041, p=0,06) kıyasla daha ilişkili olduğunu bulmuştur. Wali ve ark.’nın22 başka bir çalışmasında 69 olgunun (ortalama yaş 63,19±7,55 yıl) 126 PE sendromlu gözünde ortalama EHD 2465,86±506,68 hücre/mm2 bulunmuştur. Bu çalışmada PE gözlerde endotel hücre sayısı, %86,5 oranda normal sınırlar arasında bulunmuştur. Ortalama pleomorfizm ve polimegatizm değerleri sırasıyla %34,63±11,92 ve %58,73±16,61 olarak hesaplanmıştır ve her ikisi de normal aralık ile karşılaştırıldığında normal değildir. Glokomu olan ve olmayan PE gözler arasında ortalama EHD veya polimegatizm oranı açısından fark gözlenmemiştir. Ancak çalışmada bu parametreler, PE sendromlu gözler ve yaş açısından eşleştirilmiş PE sendromu olmayan gözler arasında karşılaştırılmamıştır.
Sonuç olarak, ön kamara biyometrik parametrelerinde fark bulmamamıza rağmen, glokom ve kataraktı olan PE sendromlu gözlerin, endotel hücre sayısında azalma saptanmıştır ve bu nedenle intraoküler cerrahi öncesinde speküler veya konfokal mikroskobi ile taranmaları gerekmektedir.
Etik Kurul Onayı: Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Klinik Araştırmalar Etik Kurulu, Onay numarası: 23/07/2013, 2013/235, Hasta Onayı: Alındı, Konsept: Banu Bozkurt, Dizayn: Banu Bozkurt, Ümit Kamış, Veri Toplama veya İşleme: Banu Bozkurt, Hüseyin Güzel, Ümit Kamış, Şansal Gedik, Analiz veya Yorumlama: Banu Bozkurt, Ümit Kamış, Şansal Gedik, Süleyman Okudan, Literatür Arama: Banu Bozkurt, Hüseyin Güzel, Yazan: Banu Bozkurt, Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu ve Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir, Çıkar Çatışması: Yazarlar tarafından çıkar çatışması bildirilmemiştir, Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.