ÖZET
Sonuç:
Antidepresan ilaç kullanım sıklığının PES grubunda yüksek bulunmasının sebebi PES ve depresyonun her ikisinin patogenezinde de ortak olan vasküler hasar ve enflamatuvar proçesler dışında kronik sistemik hastalıkların da yüksek bulunması ile ilgili olabilir.
Bulgular:
Çalışmaya katılan 2017 kişinin 8’i çeşitli sebeplerle (2 posterior sineşili, 2 kornea opasitesi,1 kooperasyon yetersizliği, 1 tek gözlülük, 1 aktif adenoviral konjonktivit ve 1 dar açılı glokom öyküsü) çalışma dışı bırakıldı. Verileri analiz edilen 2009 kişiden 100’ünde (%5) PES saptandı. Antidepresan ilaç kullanım sıklığı PES (-) glokomu olmayan grupta %1,1 (n=21), PES (+) glokomu olmayan grupta ise %4,1 (n=3) olarak tespit edildi. Her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0,024). Ayrıca antihipertansif (p<0,001) ve koroner arter hastalığı (p=0,009) için ilaç kullanımı da PES grubunda yüksek saptandı.
Gereç ve Yöntem:
Eskişehir’de PES sıklığının saptanması amacıyla yapılan bir epidemiyolojik çalışma için Türkiye İstatistik Kurumu tarafından randomize seçilen 2356 kişiden 2017’si çalışmaya katıldı. Muayene sırasında hekim tanılı sistemik hastalıklar ve ilaç kullanımının belirlenmesi amacıyla ayrıntılı bir anket uygulaması yapıldı.
Amaç:
Psödoeksfoliasyon sendromu (PES) ile antidepresan ilaç kullanımı arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.
Giriş
Lindberg tarafından 1917 yılında tanımlanan psödoeksfoliasyon sendromu (PES), ileri yaşlarda görülen, gözün ön segment dokularında gri beyaz ekstraselüler fibriler yapıda materyalin birikimiyle karakterize klinik bir tablodur.1,2 Göz dışında kalp, akciğer, karaciğer, böbrek ve meninkslerde de eksfolyatif materyalin (EM) varlığı ışık/elektronmikroskopik incelemeler ve immünohistokimyasal/biyokimyasal yöntemler kullanılarak saptanmıştır.3,4
PES patogenezinde serbest radikallerin neden olduğu oksidatif hasar ve enflamasyonun rolü gösterilmiştir.5,6,7 Artmış oksidatif stres ve buna karşın bozulmuş hücresel korunma sistemi ile proteozomik sistemin PES patogenezinde anahtar rol oynadığı düşünülmektedir.1 PES’li hastaların iris doku örnekleri üzerinde yapılan elektron mikroskobik çalışmalarda EM birikimi ve iris damarlarındaki hasar gösterilmiştir.8,9 Yine aort anevrizmalı PES’li hastaların örneklerinin histopatolojik incelemesinde, adventisyal ve subendoteliyalkonnektif dokuda EM’nin fokal birikimi, belirgin fibrozis ve tunika intima elastozisi saptanmıştır.10 Yakın zamanda yapılan bir genetik çalışmada PES’ye yatkınlık yaratan 5 farklı yeni lokus bulunmuş ve bu lokuslardan birinin risk oranının coğrafi boylama göre değişkenlik gösterdiği (kutup bölgelerine doğru gidildikçe arttığı) saptanmıştır.11
PES, 50 yaş üstü bireylerde ve yaş ile birlikte görülme sıklığı artış gösteren bir klinik tablodur.12 PES insidans ve prevalansının farklı toplumlarda, hatta aynı toplumun değişik bölgelerinde farklılık gösterdiği çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir ve sıklığı %0-38 arasında değişmektedir.13
PES olgularında sekonder glokom, katarakt ve katarakt cerrahisi ile ilgili komplikasyonların gelişmesi dışında hipertansiyon (HT), koroner arter hastalığı (KAH), kalp krizi, inme, Alzheimer hastalığı, periferik damar hastalıkları, işitme azlığının daha sık görülmesi PES’nin sistemik karakterli bir hastalık olduğunu göstermektedir.14,15,16,17,18,19,20 Ayrıca psödoeksfoliasyon glokomu, primer açık açılı glokom (PAAG) ve kontrol grubu olmak üzere 3 gruptan oluşan bir çalışmada depresyon görülme sıklığı psödoeksfoliatif grupta anlamlı, yüksek olarak saptanmıştır ve PAAG’de depresyonun kontrol grubu ile benzer çıkmış olması depresyon ile PES’nin ilişkili olabileceğini düşündürmüştür.21 PES prevelansının araştırıldığı toplum tabanlı-kesitsel çalışmamızda anket sorgulaması sonuçlarına dayanarak depresyon ve diğer sistemik hastalıkların PES ile ilişkisinin araştırılması amaçlandı.
Gereç ve Yöntem
Çalışma Helsinki Deklarasyonu ilkelerine göre yapıldı ve etik kurulu onayı Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Etik Kurulu’ndan (7 Şubat 2013, project number: 06) alındı. Bu nüfusa dayalı randomize çalışma, merkezi 2678 km2’yi kapsayan ve nüfusu 826,716 kişilik bir şehir olan Eskişehir ilinde PES prevelansını saptamayı amaçlayan bir epidemiyolojik çalışmanın parçası idi.22 Randomizasyon, Türkiye İstatistik Kurumu veri tabanını kullanan merkezileştirilmiş bir yöntem ile sağlanmıştır. Bu veri tabanında Eskişehir’de yaşayan kişilerin tamamına ait adres bilgileri mevcut olup düzenli olarak güncellenmektedir. Hedef nüfus Eskişehir merkez ve kırsal bölgelerindeki 40 yaş ve üzeri kişilerden oluşmaktadır.
Randomizasyon için katmanlı iki aşamalı küme örnekleme yöntemi kullanılmış ve çalışma en son güncelleme olan Şubat 2014’e ait bilgiler kullanılarak 15 Haziran-1 Ekim 2014 tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. İlk örneklem aşamasında yaklaşık 100 hanenin kümeleri, büyüklükleri ile orantılı olarak olasılıkla örneklendi. İkinci aşamada sistemik örneklem kullanılarak her bir kümeden rastgele seçilen 10 hane bulunmakta idi. Sınırlı olarak seçilen hanelerin konut bilgileri yerel arşivlerden sağlandı. Rastgele seçilen hanelerde ikamet eden 40 yaş ve üzeri kişilere muhtarlar aracılığı ile ulaşılmaya çalışılarak araştırmaya katılmaya davet edildi. Çalışmanın amacı ve hastalık hakkında bilgi içeren broşürler kişilere ulaştırılmak üzere muhtarlara verildi. Davet edilen kişilerin muayenesi Haziran-Ekim 2014 arasında tamamlandı ve tüm katılımcılara bilgilendirilmiş onam verildi.
Katılımcıların muayenesi Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Polikliniği’nde bu çalışma için ayrılmış odada yapıldı. Katılımcıların demografik, sosyal, genel tıbbi ve oküler tıbbi öykülerine ve düzenli ilaç kullanımına ait bilgiler çalışma konusunda ve anket uygulaması konusunda eğitimli bir hemşire tarafından yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak anket uygulaması ile elde edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen hastaların halen kullanmakta olduğu tüm ilaçlar sorgulandı. Ön segment muayenesi deneyimli asistan doktor (E.Y.) tarafından fotobiyomikroskop ile gerçekleştirildi (Topcon-sl-D7, SN:1613331, Japan). Göz içi basınç ölçümü Icare tonometresi ile yapıldı ve her iki gözden 5’er ölçüm alınarak aletin verdiği ortalama kaydedildi. Glokom açısından fundus muayenesi (C/D oranı) tüm hastalara yapıldı ve gerekli durumlarda tanı için hastalar Humprey görme alanı testi ile değerlendirildi. Glokomatöz optik nöropati; nöroretinal rim kaybı ile birlikte vertikal C/D oranının ≥0,7 olması veya her iki göz arasında vertikal C/D oranı asimetrisinin >0,2 olması ve/veya glokom için tipik ve nöroretinal rimde fokal çentiklenme ile uyumlu görme alanı defekti olması şeklinde tanımlandı. Daha sonra her iki pupilla midriyatik damla kullanılarak genişletildi (tropikamid %0,1). Yarım saat sonra psödoeksfoliasyon varlığı açısından lens ve diğer ön segment yapıları tekrar değerlendirilerek fotoğrafları çekildi. Beyaz-gri yapıdaki eksfoliatif materyalin pupil kenarında ve lens ön kapsülünde bulunması PES (+) olarak değerlendirildi. PES tanısı alan veya şüphesi bulunan hastaların fotoğrafları glokom konsültan hekimi (N.Y.) tarafından doğrulandı.
İstatistiksel Analiz
Tüm istatistiksel analizler SPSS version 21.0 (SPSS, Inc. IBM, Chicago, IL) ile yapıldı. Sayısal değişkenleri karşılaştırmak için t-testi, kategorik değişkenlerin gruplar arasındaki dağılımı karşılaştırmak için ki-kare testi kullanıldı. İstatistiksel anlamlılık p<0,05 olarak kabul edildi.
Bulgular
Araştırmaya randomize bir şekilde tespit edilen ve davet edilen 2.356 kişiden 2,017’si katıldı (%85,6). 2017 kişinin 8’i (posterior sineşili 2, kornea opasiteli 2, kooperasyon kurulamayan, tek gözü evisere olan, adenoviral konjonktiviti ve dar açılı glokom öyküsü olan 4 kişi) analiz dışı bırakıldı. Araştırmaya katılan olguların PES varlığına göre demografik özellikleri Tablo 1’de özetlenmiştir.
Çalışmaya katılan 2009 kişiden 100’ünde PES saptandı (%5). PES saptanan 100 olgunun ortalama yaşı 69,1±9,9, PES olmayan 1909 kişinin ortalama yaşı 59,2±10,9 olup aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi (p<0,001).
PES (-) 1909 kişi içinden 33 glokom hastası çıkartıldığında kalan 1876 kişinin (ortalama GİB: 14,7±3,4 mmHg) 21’inde (%1,2) antidepresan ilaç kullanımı tespit edildi. PES (+) 100 kişi içinden 26 glokom hastası çıkarıldığında kalan 74 kişinin (ortalama GİB: 14,1±3,3 mmHg) ise 3’ünde (%4,1) antidepresan ilaç kullanımı not edilmiştir. Her iki grubun ortalama GİB’leri arasındaki farkın istatistiksel olarak anlamlı olmadığı ancak antidepresan kullanım insidansının PES’li (+) hastalarda istatistiksel olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur (p=0,024, Tablo 2). Hekim tarafından reçete edilen anti-depresan ilaçlar detaylı olarak Tablo 3’te gösterilmiştir.
Ayrıca araştırmaya katılanlara hekim tanılı hastalık ve ilaç kullanımı açısından yapılan anket sorgulaması sonucu; PES olmayan 1.909 kişiden 626’sında (%32,8) anti-hipertansif kullanımı, 162’sinde (%8,5) KAH için ilaç kullanımı, PES olan 100 hastadan 48’inde (%48) antihipertansif kullanımı (p<0,001) ve 17 kişide (%17) KAH için ilaç kullanımı (p=0,009) anlamlı yüksek saptandı. Diğer sorgulanan mevcut hastalıkları için kullanılan ilaçlar açısından, gruplar arasında anlamlı fark bulunamadı (p>0,05) (Tablo 4).
Tartışma
Bu çalışmamızda verileri analiz edilen 2009 kişiden 100’ünde PES saptandı (%5). Türk toplumuna ait PES sıklığı ile ilgili yapılan çalışmalarda prevalans yaklaşık %7-12 arasında olup bizim toplum tabanlı randomize çalışmamıza göre yüksek saptanmıştır. Adı geçen çalışmaların hastane tabanlı çalışmalar olması bu farkı açıklayabilir niteliktedir.23,24,25,26
Antidepresan ilaç kullanımı PES (-) glokomu olmayan 1876 kişinin 21’inde (%1,1), PES (+) glokom olmayan 74 kişinin ise 3’ünde (%4,1) saptanmış olup, her iki grup arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,024).
Literatürde PES ile depresyon arasında ilişki saptanan sadece bir çalışma olup psödoeksfoliatif glokom ile yapılmıştır. Cumurcu ve ark.21 41 psödoeksfoliatif glokom hastası (PXG), 32 PAAG hastası ve 40 kontrol grubu olmak üzere 3 gruptan oluşan çalışmada depresyon görülme sıklığını araştırmışlardır. Bu çalışmada depresyonun kronik hastalıklarda sık görüldüğü27 ve glokomun da kronik bir hastalık olduğu düşünülerek hem PXG hem de PAAG hasta grubunda depresyon düzeyinin yüksek olması beklenmesine rağmen çalışma sonunda sadece PXG grubunda depresyon sıklığı kontrol grubuna göre anlamlı yüksek olarak saptanmıştır.21 PXG grubunda depresyonun daha sık saptanmış olması, depresyonun patogenezinde yer alan vasküler hasarın psödoeksfoliasyon ile ilişkili olabileceğini düşündürüp, vasküler depresyon teorisini desteklemiştir.27,28 Bizim çalışmamız glokomu olmayan sadece PES’li hastaları kapsaması nedeniyle Cumurcu ve ark.’nın21 çalışmasından farklılık göstermektedir. KAH, diyabet ve HT olanlarda depresyonun daha sık görüldüğü çeşitli çalışmalarda bildirilmiştir.29,30 Bizim çalışmamızda da PES’e eşlik eden psikiyatrik hastalık saptanan 6 kişinin 4’ünde eşlik eden diyabet, HT ve KAH saptanmış olup depresyon oluşumundaki vasküler patogeneze göre bu hastalarımızda antidepresan ilaç kullanımı artmış olabilir. Kronik seyirli birden fazla komorbidite bu kişilerde depresyona yol açmış olabilir.
PES patogenezinde serbest radikallerin neden olduğu oksidatif hasar ve enflamasyonun rolü gösterilmiştir.5,6,7 Depresyon patogenezinde de oksidatif stres ile enflamasyonun etkisi olabileceği yine yapılan çeşitli çalışmalarda bildirilmiştir.31,32 Psödoeksfoliatif materyalin beyinde birikimi sonucu uyarılan enflamasyon, depresyonu tetikleyerek PES (+) hastalarda antidepresan ilaç kullanımını artırabilecek bir neden olabilir.
Yine PES grubunda iskemik kalp hastalığı, anjiyoplasti geçirme öyküsü, HT, işitme kaybının kontrol grubuna göre daha sık; ayrıca diğer hastalıkların da her ne kadar istatistiksel olarak da anlamlı olmasa da daha sık görülmesi antidepresan ilaç kullanım artışında etkili olabilir. Kişilerin sağlıklarını yitirmesi ve kronik hastalıkların getirmiş olduğu sınırlılıklara katlanması bu hastalıklar ile birlikte depresyon görülme sıklığını artırmaktadır.33 KAH’da, diyabet hastalarında, astım hastalarında ve kanser hastalarında depresyonun daha sık görüldüğü yapılan çeşitli çalışmalarda ortaya konulmuştur.34,35,36,37
Çalışmamızda 100 PES hastasında da %48 HT, %17 iskemik kalp hastalığı saptanmış olup bu oranlar literatürle uyumlu olarak PES olmayan gruba göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur (p<0,001). Yapılan çalışmalarda PES ile sistemik hastalıklardan HT, KAH, kalp krizi, periferik damar hastalıkları, iskemik beyin hastalıkları, inme, Alzheimer arasındaki ilişki gösterilmiştir.14,15,16,17,18,19,20 Son zamanlarda yapılan bir çalışmada katarakt cerrahisi için başvuran 260 hastanın %62’si kardiyovasküler hastalıklara sahip olup bunların %46,5’inde HT ve %19,7’sinde iskemik kalp hastalıkları tanısı saptanmıştır.38 Yine yapılan çalışmalarda PES ile sensörinöral işitme kaybı arasında anlamlı oranda ilişki olduğu saptanmıştır.39,40
Çalışmanın Kısıtlılıkları
Çalışmamızın kısıtlıkları arasında PES ve antidepresan ilaç kullanan hastalarda depresyonun santral etiyolojilerini ekarte etmek açısından beyin görüntüleme yöntemi yapılmamış olması ve bununla birlikte depresyon ile ilgili aile öyküsünün araştırılmamış olması sayılabilir.
Sonuç
Antidepresan ilaç kullanımının PES’li hastalarda daha sık izleniyor olması PES’nin depresyon ile ilişkisini ortaya koyacak ileri araştırmalara gereksinimi göstermektedir.