ÖZET
Amaç:
Pterjium oluşmasında mesleğin etkilerini araştırmak.
Gereç ve Yöntem:
Kahramanmaraş Pazarcık Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Polikliniğinde Ağustos 2012- Ekim 2012 tarihleri arasında muayene olup pterjium tanısı alan 182 hastanın dosyası geriye dönük olarak incelendi. Hastaların meslekleri analiz edildi ve mesleklerin pterjium oluşumundaki etkileri araştırıldı.
Sonuçlar:
Çalışmamıza muayene edilen 2328 hastadan, pterjium tanısı alan 182 (%7,8) hasta dâhil edilmiştir. Olguların ortalama yaşı 52,2±1,6 yıl (16 yaş-87 yaş) idi. Hastalarımızın 82 (%45,1)’si tarım işçisi veya çiftçi, 12 (%6,6)’si devlet memuru, 48 (%26,4)’i ev hanımı, 39 (%21,4)’u serbest meslek sahibi, biri (%0,5) öğrenci idi. Pterjium dokusu, hastalarımızın 62 (%34,1)’sinde sağ gözde, 57 (%31,3)’sinde sol gözde, 63 (%34,6)’ünde her iki gözde idi. Olguların 51 (%28)’i 40 yaş ve altında, 131 (%72)’i 40 yaş üzerindeydi. Pterjium dokusu uzunluğu hastaların 69 (%37,9)’unda 1,5 mm altında, 88 (%48,4)’inde 1,5- 3 mm arasında, 25 (%13,7)’inde 3 mm üzerindeydi. Hastaların 86 (%47)’sı erkek, 96 (%53)’sı kadındı. Tarım işçisi veya çiftçileri içeren meslek grubunda, yaş arttıkça pterjium görülme oranının arttığı saptandı (p=0,015). Serbest meslek grubunda yaş arttıkça pterjium görülme oranının arttığı saptandı (p=0,014). Tarım işçisi veya çiftçileri içeren meslek grubuyla pterjium dokusu uzunluğunun arasındaki ilişkinin anlamlı olduğu ve bu grupta dokunun daha uzun olduğu saptandı (p=0,043).
Tartışma:
Çalışmamızda, pterjium en sık tarım işçileri ve çiftçilerde görüldü. Yaş ilerledikçe tarım işçileri ve çiftçilerde ve serbest meslek grubunda pterjium sıklığının arttığı ve tarım işçileri ve çiftçilerde pterjiumun daha uzun olduğu saptandı. Özellikle kırsal kesimde ve dış ortamda çalışan meslek gruplarında pterjiumun daha fazla görülmesi, güneşin etkilerinden korunmak için güneş gözlüğü ile beraber yeterli büyüklükte şapka kullanılmasının yararlı olacağını düşündürmektedir.
Giriş
Pterjium, bulber konjonktivanın genellikle nazal taraftan üçgen kanat biçiminde kapak aralığı boyunca kornea üzerine ilerlediği, kabarık görünümlü dejeneratif bir fibrovasküler dokudur. Hastalarda gözlerde kızarıklık, yanma, batma, sulanma, kaşınma, ışık yansımaları, görme keskinliğinde azalma gibi şikâyetler sıktır. Lezyon büyüdükçe cerrahiye gereksinim duyulur. Hastalarda lezyonun başlangıcından en ileri haline kadar giderek artan bir konfor azalması olur. Herediter faktörler, gözyaşı tabakası değişiklikleri, irritan kronik konjonktivit, vitamin A eksikliği, ırk, ultraviyole ışınları, gözün kronik mikro travması, enfeksiyonlar, göz rengi, yaşam çevresi (kumlu, tozlu ortam, sıcak iklim ve günün yarısında dış ortamda çalışarak güneşe maruz kalma) gibi multifaktöryel nedenlere bağlı oluşabilir.1-10 Bazı meslek gruplarında sıklığının arttığı tespit olunmuştur.3,7,11-14
Çalışmamızın amacı, pterjium hastalığının meslekler açısından dağılımını saptamak ve pterjium dokusunun oluşumunda mesleğin olası etkilerini belirleyip, etkinliğini azaltacak tedbirler açısından değerlendirme yapmaktır.
Gereç ve Yöntemler
Kahramanmaraş Pazarcık Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Polikliniğinde Ağustos 2012 - Ekim 2012 tarihleri arasında muayene olup pterjium tanısı alan 182 hastanın dosyası geriye dönük olarak incelendi. Çalışmaya 182 hasta dâhil edildi.
Pterjium tanısını koyduğumuz hastaların tamamına çalışmamız hakkında bilgi verilerek, kendilerine ait bulguların bilimsel amaçla kullanılacağı yönünde bilgilendirilmiş olur alındı.
Olguların pterjium tanısı biomikroskop yardımıyla konuldu. Olguların tümüne rutin oftalmik muayene yapıldı. Detaylı anamnez alındı ve hastalar özellikle meslekleri açısından sorgulandılar. Yaşlı ve emekli hastalar, en son ve/veya en uzun süre yaptıkları mesleğe göre değerlendirildiler. Hastalarda pterjium dokusu uzunluğu biomikroskop yardımıyla saptandı.
Çalışmamızda pterjium hastalarında ilk olarak yaş ve pterjium dokusu uzunluğu arasındaki korelasyon analiz edildi.
Hastalar mesleklerine göre gruplandırıldılar. Tarım işçisi veya çiftçi, devlet memuru, ev hanımı, serbest meslek (işçi, çoban, kaynakçı, esnaf, şoför, boyacı, elektrikçi, aşçı ve daimi bir işi olmayan (işsiz) ve öğrenci gibi gruplar oluştu. Objektif şekilde meslek etkinliğini analiz etmek için, yaşam tarzı ve gün ışığına maruz kalma oranları benzer olan meslekler ayrı gruplandırılmıştır.
Olgular göz tutulumu olarak sağ göz, sol göz ve her iki göz olmak üzere üç gruba ayrıldılar.
Hastalarımız yaşlarına göre ≤40 yaş ve >40 yaş olmak üzere iki gruba ayrıldılar.
Hastalar pterjium uzunluğuna göre <1,5 mm, 1,5- 3 mm, >3 mm olarak üç gruba ayrıldılar.
Hastalarımız cinsiyet dağılımına göre de analiz edildi.
Çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken, istatistiksel analizler için SPSS 16.0 programı kullanıldı. Çalışma verileri değerlendirilirken ki-kare testi kullanıldı. p değerinin 0,05 altında olması anlamlı olarak kabul edildi.
Bulgular
Çalışmamıza Kahramanmaraş Pazarcık Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Polikliniğinde Ağustos 2012- Ekim 2012 tarihleri arasında muayene olan 2328 hastadan, pterjium tanısı alan 182 (%7,8) hasta dâhil edilmiştir. Olguların ortalama yaşı 52,2 ± 1,6 yıl (16 yaş-87 yaş) idi.
Hastalarımızda yaş ve pterjium dokusu uzunluğu arasında pozitif korelasyon mevcuttu (r=0,319).
Hastalarımızın 82 (%45,1)’si tarım işçisi veya çiftçi, 12 (%6,6)’si devlet memuru, 48 (%26,4)’i ev hanımı, 39 (%21,4)’u serbest meslek sahibi ( 11 (%6)’i işçi, beşi (%2,7) çoban, dördü (%2,2) kaynakçı, üçü (%1,6) esnaf, üçü (%1,6) şoför, ikisi (%1,1) boyacı, biri (%0,5) elektrikçi, biri (%0,5) aşçı, dokuzu (%4,9) daimi bir işi olmayan (işsiz) ), biri (%0,5) öğrenci idi (Tablo 1).
Pterjium dokusu, hastalarımızın 62 (%34,1)’sinde sağ gözde, 57 (%31,3)’sinde sol gözde, 63 (%34,6)’ünde her iki gözde mevcuttu. Pterjium hastalarının meslekleri ve göz tutulumları arasındaki dağılım tabloda gösterilmiştir (Tablo 2).
Olguların 51 (%28)’i 40 yaş ve altında, 131 (%72)’i 40 yaş üzerindeydi. Pterjium hastalarının meslekleri ve yaş grupları arasındaki dağılım tabloda gösterilmiştir (Tablo 3).
Hastalarımızda pterjium dokusu uzunluğu 69 (%37,9) hastada 1,5 mm altında, 88 (%48,4) hastada 1,5- 3 mm arasında, 25 (%13,7) hastada 3 mm üzerindeydi. Pterjium hastalarının meslekleri ve pterjium dokusu uzunlukları arasındaki dağılım tabloda gösterilmiştir (Tablo 4).
Hastalarımızın 86 (%47)’sı erkek, 96 (%53)’sı kadındı. Pterjium hastalarının meslekleri ve cinsiyetleri arasındaki dağılım tabloda gösterilmiştir (Tablo 5).
Çalışmamızda tarım işçisi veya çiftçileri içeren meslek grubunda, yaş arttıkça pterjium görülme oranının arttığı istatistiksel olarak saptandı (p=0,015). Ev hanımlarının olduğu grupla yaş arasında pterjium sıklığı açısından istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmadı (p=0,487). Devlet memurlarının olduğu grupla yaş arasında pterjium görülme oranı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmadı (p=0,553). Serbest meslek grubunda yaş arttıkça pterjium görülme oranının arttığı istatistiksel olarak saptandı (p=0,014).
Çalışmamızda tarım işçisi veya çiftçileri içeren meslek grubuyla pterjium dokusu uzunluğunun arasındaki ilişkinin anlamlı olduğu ve bu grupta dokunun daha uzun olduğu istatistiksel olarak saptandı (p=0,043). Ev hanımlarının olduğu grupla pterjium dokusu uzunluğu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmadı (p=0,544). Devlet memurlarının olduğu grupla pterjium dokusu uzunluğu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmadı (p=0,116). Serbest meslek grubuyla pterjium dokusu uzunluğu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmadı (p=0,156).
Tartışma
Pterjium hastalarında tutulan gözlerde kızarıklık, yanma, batma, sulanma, kaşınma, ışık yansımaları gibi sübjektif şikâyetler sıktır. Lezyon büyüdükçe pterjiumlu gözde kozmetik görünüm bozulur, astigmatizma artar ve daha ileri evrede optik aksın kapanmasıyla objektif belirtiler yani görme keskinliğinde azalma belirginleşir.15 Başlangıç evrelerde hastaları rahatlatabilen medikal tedavi, özellikle kozmetik görünümün bozulması ve görme keskinliğinin azalmasıyla yetersiz kalır ve cerrahi tedavi gereksinimi doğar. Cerrahi tedavi sonrası en önemli sorun nükstür. Nüks gelişimini önlemek için farklı cerrahi yaklaşımlar ortaya konmasına rağmen tamamen başarılı bir yöntemde fikir birliğine varılamamıştır. Nüks gelişen hastalarda tekrarı gereken cerrahi ve bunun beraberinde gelişebilen olası komplikasyonlar, skarlar ve tedavilerde ki ekonomik giderler, bu dokunun oluşmasında etkili faktörlerin analizini ve bu faktörlere karşı alınacak tedbirleri önemli hale getirmiştir. Avustralya’da yapılan bir çalışmada pterjiumun yılık bazda muayene ve medikal tedavi giderlerinin 3,2 milyon $, cerrahi tedavi giderlerinin 4,8 milyon $ olduğu belirtilmiştir.16
Pterjium prevelansının %1,1-%23,4 olduğunu belirten çalışmalar mevcuttur.14,17-19 Pterjium prevalansı Amerika Birleşik Devletleri’nde %2-7, Avustralya’da %1,1, Pekin’de %3, Tahran’da %1,3, Myanmar’da tek gözde %19,6, her iki gözde %8, Endonezya’da tek gözde %10, her iki gözde %4,1 saptanmıştır.20-25 Bizim çalışmamızda bu oran %7,8 idi.
Literatürlerde pterjiumun güneşe açık alanlarda çalışan ve risk faktörleriyle daha çok karşılaşan bazı meslek gruplarında daha sık saptandığı belirtilmektedir.3,7,11-14 Biz de çalışmamızda pterjiuma özellikle çiftçi ve tarım işçilerinde daha sık rastladık.
Çiftlik çalışanları ve tarım işçileri çalışma ortamlarında toz, kum, alerjik maddeler, rüzgâr, güneş, su, böcekler gibi gözleri tahriş eden durumlarla bir aradadırlar.26,27 Bu yabancı nedenler enfeksiyonlara, alerjik reaksiyonlara, göz tahrişlerine, kornea ve gözün diğer travmalarına neden olabilir.28 Kronik tahriş ve güneş, pterjium ve katarakt oluşumuna neden olabilir. (28) Ayrıca ultraviyole ışınlarına sık maruziyetin p53 geni mutasyonuna ve sonuçta pterjiuma neden olduğunu belirten makaleler mevcuttur.2,4,12,13,29-31 Çalışmamızda özellikle açık alanda geçirdiği zaman dilimi fazla olan çiftçi ve tarım işçilerinde güneş gözlüğü kullanan hastamız yoktu ve bu hastalarımızın %50’sinden fazlası güneşten korunmak için şapka veya poşu kullanmıyordu. Ayrıca bu hastalarımızın %80’inden fazlasının yaz aylarında ve güneşli günlerde ortalama olarak 8,5 saat dış ortamda çalıştığını gözlemledik. Çalışmamıza aldığımız çiftçi ve tarım işçilerinin güneş gözlüğü kullanmamaları, açık alanda uzun süreli çalışmaları, yoğun ultraviyole ışınlarına, tozlara ve mikroirritanlara maruz kalmaları pterjium sıklığını arttırmaktadır. Çalışmamızda ki ev hanımlarının ev içindeki alerjenlere ve temizlik malzemelerine kronik maruziyetinin pterjium dokusu oluşmasında önemli bir faktör olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca çalışmamızda ev hanımlarında saptadığımız görece oransal yüksekliği çalışmayı yaptığımız sahanın kırsal kesimde olmasına, sahanın iklim yapısında yaz mevsiminin uzun sürmesinden ultraviyole ışınlarına daha yoğun maruz kalmalarına ve özellikle tarım alanlarının fazlalığı nedeniyle toz, kum, alerjik maddeler, böcekler gibi travmatik nedenlerle sık karşılaşmalarına bağlamaktayız.
Khoo ve ark.nın32 Singapur’da yaptıkları bir vaka kontrol çalışmasında günde ortalama olarak 4,6 saat dış ortamda güneş ışığına maruz kalan çalışanlarda pterjium oluşum riskinin arttığı istatistiksel olarak saptanmıştır. Mackenzie ve ark.nın10 Avustralya’da yaptıkları 278 olgulu bir vaka kontrol çalışmasında, pterjium oluşma riskinin dış ortamda ve açık havada çalışan insanlarda çalışmayanlara göre 4 ila 11 kat daha fazla olduğu gösterilmiştir. Gazzard ve ark.nın25 Endonezya’da yaptıkları geniş serilik bir çalışmada özellikle uzun yıllar açık havada çalışanlarda veya aktivitede bulunanlarda pterjium sıklığının arttığı istatistiksel olarak saptanmış ve bunun güneş ışınlarıyla sık karşılaşma nedeniyle olabileceği sonucuna varılmıştır.
Ukponmwan ve ark.nın33 Nijerya’da yaptıkları bir çalışmada pterjium ve pinguekula sıklığı, iç ortamda çalışanlar ve motosiklet ile servis yapanlar arasında kıyaslanmıştır. Motosiklet ile servis yapanlarda pinguekula sıklığı %25,7, pterjium sıklığı %12,5 bulunmuştur. İç ortamda çalışanlarda ise bu oranlar sırasıyla %21,1 ve %7,9 bulunmuştur. Aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur.
Mathur ve ark.’nın34 Hindistan’da 304 salamura işçisi, 561 kuru tuz işçisi ve 304 adet kontrol grubu bireyinden oluşan bir vaka kontrol çalışmalarında salamura tuz işçilerinde pterjium prevalansı %21 saptanmış, fakat aynı çalışmadaki kuru tuz işçileri (%9,1) ve kontrol grubunda (%9,2) farklı değerler saptanmıştır. İki kat yüksek çıkan pterjium prevelans değerlerinin, salamura işçilerinin yansıyan ışığa daha fazla maruz kalmaları nedeninin etkili olduğu düşünülmüştür.
Taylor ve ark. nın35 Kuzey Karolina’da latin göçmeni olan tarım işçilerinde yaptıkları bir çalışmada, yaşın pterjiumla anlamlı şekilde ilişkili olduğu saptanmıştır. Bizim çalışmamızda da tarım işçileri ve çiftçilerde ve serbest meslek sahibi olan kişilerde yaş arttıkça pterjium görülme oranının arttığını saptadık.
Çalışmamızda pterjium dokusuna en sık tarım işçileri ve çiftçilerde rastladık. Yaş ilerledikçe tarım işçileri ve çiftçilerde ve serbest meslek grubunda pterjium görülme oranının arttığını istatistiksel olarak saptadık. Ayrıca tarım işçileri ve çiftçiler meslek grubunda pterjium dokusunun daha uzun olduğu ve aralarındaki ilişkinin anlamlı olduğunu istatistiksel olarak saptadık. Daha farklı coğrafyalarda ve iklim şartlarında farklı meslek grupları öne çıkabilir. Çünkü pterjium dokusu oluşmasında ki esas faktörler gün ışığına maruz kalınarak geçirilen yaşam oranının yüksekliği, kişinin yaşı, ultraviyole ışınlarından koruyucu materyal kullanmama ve kronik tahriştir. Meslekler bu faktörlerle karşılaşma oranlarını belirlemede etkilidirler. Özellikle kırsal kesimde ve dış ortamda çalışan meslek gruplarında güneşin etkilerinden korunmak için güneş gözlüğü ile beraber yeterli büyüklükte şapka kullanılmasının pterjium insidansını düşüreceğini düşünmekteyiz.