Sodyum Selenitle Oluşturulmuş Deneysel Katarakt Modelinde Sesamolün Koruyucu Etkisi
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Özgün Araştırma
CİLT: 47 SAYI: 6
P: 309 - 314
Aralık 2017

Sodyum Selenitle Oluşturulmuş Deneysel Katarakt Modelinde Sesamolün Koruyucu Etkisi

Turk J Ophthalmol 2017;47(6):309-314
1. Yüksek İhtisas Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
2. Sağlık Bilimleri Üniversitesi, Dışkapı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı, Ankara, Türkiye
3. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Biyokimya Anabilim Dalı, Elazığ, Türkiye
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
Alındığı Tarih: 30.11.2016
Kabul Tarihi: 07.04.2017
Yayın Tarihi: 14.12.2017
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Amaç: Deneysel katarakt modelinde sesamolün potansiyel koruyucu etkilerini araştırmaktır. Gereç ve Yöntem: Yirmi bir adet Spraque Dawley cinsi sıçan yavrusu rastgele bir şekilde her birinde 7 sıçan bulunan üç gruba ayrıldı. Kontrol grubu dışındaki tüm sıçanlara deneysel katarakt oluşturmak için doğumdan sonraki 9. günde subkutan sodyum selenit enjekte edildi. Onuncu ve 14. günler arasında sham grubundaki sıçanlara intraperitoneal 50 mg/kg/gün salin solüsyonu uygulanırken sesamol grubunda aynı yolla 50 mg/kg/gün sesamol verildi. Katarakt evrelemeleri yapıldıktan sonra lensler kapsülleriyle birlikte çıkarıldı ve lens süpernatantlarında ortalama indirgenmiş glutatyon (GSH), malondialdehit (MDA), toplam antioksidan seviyesi (TAS) ve toplam oksidan seviyesi (TOS) biyokimyasal olarak analiz edildi. Bulgular: Kontrol grubu herhangi bir katarakt gelişimi göstermedi. Ortalama GSH ve TAS seviyesi sesamol grubunda sham grubundakinden anlamlı derecede daha yüksek bulundu (p<0,05). Ortalama katarakt gelişimi evresi, MDA ve TOS seviyeleri sesamol grubunda sham grubundakine göre anlamlı derecede düşük bulundu (p<0,05). Sonuç: Çalışmamız sesamolün lenste TOS ve MDA seviyelerini düşürürken TAS ve GSH seviyelerini artırdığını ve katarakt oluşumunu önlediğini göstermektedir.

Anahtar Kelimeler:
Sodyum selenit, deneysel katarakt, sesamol

Giriş

Katarakt, lensin şeffaflığının kaybolması veya bulanıklaşmasıdır ve görmenin azalmasına neden olur.1 Katarakt, en sık yaşlanmaya bağlı olarak ortaya çıksa da travma, enflamasyon, kalıtım, radyasyona maruz kalma, metabolik hastalıklar, yetersiz beslenme ve diğer oküler patolojilerinden kaynaklanan komplikasyonlar nedeniyle de gelişebilir.1,2 Katarakt için risk faktörleri arasında diyabet, sigara içiciliği, uzun süre güneş ışığına maruz kalma, alkol kullanımı nedeniyle lenste oksidatif hasar, bozulmuş glukoz metabolizması, radyasyon hasarı ve toksik hasar bulunmaktadır. Yaşa bağlı kataraktın kesin patojenik mekanizması bilinmemektedir. Bununla birlikte lenste serbest oksijen radikallerinin artması, antioksidan enzimlerin azalması ve elektrolit dengesinin bozulmasının katarakt gelişiminde önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Güneş gözlüğü kullanmak ve sigara içmemek katarakt gelişmesini, tamamen önleyemese bile, yavaşlatabilir.3,4

Günümüzde, kataraktın tek etkin tedavisi katarakt cerrahisidir. Kataraktlı lens cerrahi olarak çıkartılarak, yerine yapay göz içi lens implantasyonu yapılır.1,2,3 İki bin yirmi yılında katarakt nedeniyle görme engelli olan 10 milyon kişiye katarakt ameliyatı yapılacağı tahmin edilmektedir.5 Katarakt tedavisi ile ilişkili poliklinik, yatan hasta ve reçeteli ilaç hizmetlerinin toplam yıllık tıbbi maliyetinin 6,8 milyar $ olduğu hesaplanmaktadır.6 Katarakt başlangıcı on yıl kadar geciktirilebilirse, yıllık katarakt cerrahisi sayısının %45’e kadar azalacağı düşünülmektedir.7

Katarakt gelişimesinde ve ilerlemesindeki ana mekanizma oksidatif strestir.8 Oksidatif stres teorisine göre serbest oksijen radikalleri, lens proteinlerinin çapraz bağlanması ve agregasyonu, membran lipit peroksidasyonu, epitel hücre apoptozisi ve lense hasar veren bazı biyokimyasal reaksiyonlar ile katarakt oluşumuna neden olur.9 Lenste oksidan hasara karşı bazı önleyici bileşikler bulunmasına karşın, katarakt oluşumunu engellemeye yetecek düzeyde değildirler. Özellikle A, C ve E vitamini gibi antioksidanlar serbest radikalleri azaltarak ve süpürücü etki yaparak oksidatif hasara karşı lens üzerinde potansiyel koruyucu bir etkiye sahiptir. Önceki araştırmalardan elde edilen bilgiler, yüksek miktarda antioksidan alınması ve serum antioksidan düzeylerinin yüksek olmasının katarakt oluşumundan koruyucu etkiye sahip olduğunu göstermektedir.10

Sesamol (3,4-metilendioksifenol), Sesamum türlerinden elde edilen susam yağında bulunan iyi bilinen ve güçlü bir antioksidan bileşiktir. Sesamolün güçlü antioksidan etkisinin yanı sıra çeşitli önemli biyolojik etkileri vardır. Bunlar arasında kanser hücreleri ve kardiyovasküler hücrelerde büyümenin durdurulması ve apoptozun indüksiyonu, vasküler fibrinolitik kapasitenin arttırılması, kimyasal önlem, antimutagenik ve antihepatotoksik aktiviteler sayılabilir.11

Bildiğimiz kadarıyla literatürde sesamolün katarakt gelişimini önleyici etkisinin araştırıldığı herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada, deneysel sodyum selenit katarakt modelinde sesamolün katarakt gelişimine olası koruyucu etkisini araştırmayı amaçladık.

Gereç ve Yöntem

Study Design and Ethics

This study was performed in the Department of Ophthalmology, Faculty of Medicine of our university with contributions from the Department of Biochemistry. It was funded by an unrestricted grant from the same University Scientific Research Unit. Throughout the study, the rats were maintained in the experimental research center of our university. The animals were housed in special wire-bottomed cages and in standard conditions (12-hour light-dark cycle, ventilated, constant room temperature). All animals were fed only with breast milk until postpartum 21 days, at which time they were decapitated. With approval from the ethics committee of the university, the study was carried out using one eye from each animal. All procedures were performed with strict adherence to the guidelines for animal care and experimentation as prepared by the Association for Research in Vision and Ophthalmology and Guidelines for the Housing of Rats in Scientific Institutions.

Çalışma Tasarımı ve Etik

Bu çalışma, biyokimya anabilim dalının katkısı ile Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi, Göz Hastalıkları Anabilim Dalı’nda gerçekleştirildi. Fırat Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri kapsamında desteklendi. Çalışma boyunca, sıçanlar üniversitemizin deneysel araştırma merkezinde tutuldu. Sıçanlar, özel tel tabanlı kafeslerde ve standart koşullarda (12 saat gün ışığı-karanlık döngüsü, havalandırma, sabit oda sıcaklığı) barındırıldı. Tüm sıçanlar postnatal 21. güne kadar sadece anne sütü ile beslendi ve 21. günde dekapite edildi. Üniversitenin yerel etik kurulundan onay alındı ve çalışma her hayvanın bir gözü kullanılarak yapıldı. Tüm işlemler hayvan bakımı ve deneyleri için Görme ve Oftalmoloji Araştırma Derneği ve Bilimsel Kuruluşlarda Sıçanların Bakım Rehberi tarafından belirlenen kurallara bağlı kalarak gerçekleştirildi.

Study Groups

The rats were randomly assigned to three groups, with seven rats in each group.

To induce the development of cataract, all newborn rats except those of the control group were administered a single dose (30 nmol/g body weight) of sodium selenite (Sigma Chemical Co., St. Louis, MO, USA) by subcutaneous injection on postnatal day 10. The rats in the control group received no treatment. Between postnatal days 10 and 14, rats in the sham and sesamol groups were intraperitoneally administered 50 mg/kg/day saline solution and 50 mg/kg/day sesamol, respectively. Cataract formation was evaluated by slit-lamp examination at the end of the third week postpartum. Before slit-lamp examination, pupil dilation was induced by instilling 0.5% tropicamide (Tropamid; Bilim, İstanbul, Turkey) and 2.5% phenylephrine hydrochloride drops (Mydfrin; Alcon, Hunenberg, Switzerland) every 30 minutes for 2 hours. All lenses were evaluated and morphologically staged for cataract development (Figures 1, 2, 3, 4, 5, 6). Lens photographs were taken with x25 magnification using a digital camera (CCDIRIS, model DXC 107 AP, Sony Corp., USA) attached to the slit-lamp microscope (Topcon; Tokyo, Japan).

On day 21, after the rats were decapitated under anesthesia, the eyes were enucleated and the lenses were removed with their capsules. Frozen lens samples were weighed and homogenized in ice-cold phosphate buffered saline solution (0.01 M and pH 7.4). Homogenization procedures were carried out using Bullet Blend Tissue Homogenizer (Next Advanced Inc, Averill Park, NY, USA) according to the manufacturer’s instructions at +4 °C. These homogenates were centrifuged at 10,000 x g for 30 minutes at 4 °C, and supernatants were obtained. Supernatants were used for the measurement of the levels of malondialdehyde (MDA), glutathione (GSH), total antioxidant status (TAS), and total oxidant status (TOS).

Çalışma Grupları

Sıçanlar, her grupta 7 sıçan olacak şekilde rastgele üç gruba ayrıldı.

Katarakt gelişimini sağlamak için kontrol grubunun dışındaki tüm yenidoğan sıçanlara postnatal 10. günde tek doz gram vücut ağırlığı başına 30 nmol subkutan sodyum selenit (Sigma Chemical Co., St. Louis, MO, ABD) enjeksiyonu yapıldı. Kontrol grubundaki sıçanlara herhangi bir tedavi verilmedi. Onuncu ve on dördüncü günler arasında; sham ve sesamol grubundaki sıçanlara sırasıyla intraperitoneal 50 mg/kg/gün salin veya 50 mg/kg/gün sesamol enjeksiyonu yapıldı. Postnatal üçüncü haftanın sonunda katarakt oluşumu biyomikroskopik muayene ile değerlendirildi. Biyomikroskop ile muayenesinden önce, pupil dilatasyonu için iki saat boyunca her 30 dakikada bir %0,5 tropikamid (Tropamid; Bilim, İstanbul, Türkiye) ve %2,5 fenilefrin hidroklorid damla (Mydfrin; Alcon, Hunenberg, İsviçre) damlatıldı. Tüm lensler değerlendirilerek morfolojik olarak katarakt gelişimi açısından evrelendi (Resim 1, 2, 3, 4, 5, 6). Lens fotoğrafları x25 büyütmede, biyomikroskopa takılı kamera (Topcon, Tokyo, Japonya) kullanılarak çekildi.

Yirmi birinci günde sıçanlar anestezi altında dekapite edildikten sonra, gözler enüklee edildi ve lensler kapsülleri ile birlikte çıkartıldı. Dondurulan lens örnekleri tartıldı ve buz gibi soğuk fosfat tamponlu salin çözeltisi (0,01 M, pH 7,4) içinde homojenize edildi. Homojenizasyon işlemi, +4 °C’de Bullet Blend Doku Homojenizatör (Next Advanced Inc, Averill Park, NY, ABD) kullanılarak üreticinin talimatlarına uygun olarak gerçekleştirildi. Elde edilen homojenatlar 4 °C’de 10.000 g’de 30 dakika santrifüj edildi ve süpernatanlar toplandı. Malondialdehit (MDA), glutatyon (GSH), toplam antioksidan seviyesi (TAS) ve toplam oksidan seviyesi (TOS) ölçümlerinde süpernatanlar kullanıldı.

Anesthesia Technique

A combination of intramuscular 50 mg/kg ketamine hydrochloride (Ketalar; Eczacıbaşı Holding Co, İstanbul, Turkey) and 6 mg/kg xylazine hydrochloride (Rompun®; Bayer, Turkey) was used for the induction of the anesthesia and analgesia. Before the surgical intervention, a single drop of 1% proparacaine hydrochloride (Alcaine; Alcon Laboratories, Inc., Fort Worth, TX, USA) was instilled in both eyes of each animal.

Anestezi Tekniği

Anestezi indüksiyonu ve analjezi için intramüsküler 50 mg/kg ketamin hidroklorür (Ketalar, Eczacıbaşı Holding Co, İstanbul, Türkiye) ve 6 mg/kg xylazin hidroklorid (Rompun®; Bayer, Türkiye) kombinasyonu kullanıldı. Cerrahi işleme başlamadan önce, her hayvanın iki gözüne tek bir damla %1 proparakain hidroklorür (Alcaine, Alcon Laboratories, Inc., Fort Worth, TX, ABD) damlatıldı.

Cataract Evaluation and Staging

The development of cataract was evaluated by slit-lamp examination weekly for three weeks. Cataract was graded by the single author (I.E.) according to the slit-lamp appearance of the lenses as described at Hiraoka and Clark12 classification.This classification is as follows:

Stage 0: Normal clear lens,

Stage 1: Initial posterior subcapsular opacity or minimal nuclear opacity,

Stage 2: Slight nuclear opacity with swollen fibers or rare posterior subcapsular opacity,

Stage 3: Cortical radiated diffuse nuclear opacity,

Stage 4: Partial nuclear opacity,

Stage 5: A nuclear opacity not involving lens cortex,

Stage 6: Mature cataract involving the entire lens.

Analysis of MDA, GSH, TAS, and TOS levels in the lenses:

- The level of MDA as an index of lipid peroxidation was analyzed using an MDA kit (Immuchrom GmbH, Hessen, Germany) with high-performance liquid chromatography (HPLC). Initially, protein-bound MDA was hydrolyzed and converted into a fluorescent product (60 min at 95 °C). The fluorescent product was then cooled (2-8 °C), centrifuged, mixed with a reaction solution and injected into the HPLC system. MDA-generated fluorescence was measured in the isocratic HPLC system with a spectrofluorometer detector at 553 nm (emission) and 515 nm (excitation). Results were expressed as nanomoles per milliliter.

- Reduced GSH measurements were carried out using a GSH kit (Immuchrom GmbH, Hessen, Germany) with HPLC. During the derivatization reaction, GSH was converted into a fluorescent probe. The precipitation step removed high molecular weight substances. After centrifugation, the fluorescent probe was cooled (2-8 °C) and a 20 µl sample was injected into the HPLC system. Measurements were carried out on the HPLC system with a fluorescence detector at 385 nm (excitation) and 515 nm (emission). Results were expressed as micromoles per liter.

- TAS and TOS were measured using an automated colorimetric measurement method with commercially available kits (Relassay, Gaziantep, Turkey) on an autoanalyzer (Siemens Advice 2400 Chemistry System, Japan). The principle of the TAS measurement method is based on the oxidation of the 2.2¢-azino-bis (3-ethylbenzthiazoline-6-sulphonic acid) (ABTS) molecule to the ABTS+ molecule in the presence of hydrogen peroxide. The rate of the reaction is calibrated with the standard method of Trolox, a vitamin E analog, and its unit is mmol Trolox Equivalent/L.

- The principle of TOS measurement is based on the oxidation of ferrous ion-o-dianisidine complex to ferric ion by the oxidants present in the sample. The color density is correlated with the amount of oxidants in the sample. The spectrophotometric assay method is calibrated with hydrogen peroxide and the results are expressed in terms of micromolar hydrogen peroxide equivalent per liter (µmol H2O2 Equiv/L).

Katarakt Değerlendirilmesi ve Evrelemesi

Katarakt gelişimi üç hafta boyunca her hafta biyomikroskop ile değerlendirildi. Katarakt, tekli yazar (I.E.) tarafından Hiraoka ve Clark sınıflamasına uygun şekilde biyomikroskop görüntülerine göre evrelendi.12 Bu sınıflandırma aşağıdaki gibidir:

Evre 0: Normal saydam lens,

Evre 1: Başlangıç arka subkapsüler opasite veya minimal nükleer opasite,

Evre 2: Fibrilleri şişmiş hafif nükleer opasite veya seyrek arka subkapsüler opasite,

Evre 3: Kortikal yayılımlı diffüz nükleer opasite,

Evre 4: Parsiyel nükleer opasite,

Evre 5: Lens korteksini tutmayan nükleer opasite,

Evre 6: Tüm lensi tutan olgun katarakt.

Lens fotoğrafları, biyomikroskoba bağlı dijital bir kamera (CCDIRIS, model DXC 107 AP, Sony Corp.) kullanılarak x25 büyütmede çekilmiştir.

Lenslerdeki MDA, GSH, TAS ve TOS düzeylerinin analizi:

- Lipit peroksidasyonunun göstergesi olan MDA düzeyi, yüksek a sıvı kromatografisi (HPLC) ile MDA ölçüm kiti (Immuchrom GmbH, Hessen, Almanya) kullanılarak analiz edildi. İlk önce, proteine bağlı malondialdehid hidrolize edildi ve floresan bir ürüne dönüştürüldü (95 °C’de 60 dakika). Floresan ürün daha sonra soğutuldu (2-8 °C), santrifüj edildi, reaksiyon solüsyonuyla karıştırıldı ve HPLC sistemine enjekte edildi. MDA tarafından üretilen floresans, spektroflorometreli izokratik HPLC sisteminde 553 nm (emisyon) ve 515 nm (uyarma) dalga boylarında ölçülmüştür. Sonuçlar nanomol/mililitre cinsinden ifade edildi.

- İndirgenmiş GSH ölçümleri GSH kiti (Immuchrom GmbH, Hessen, Almanya) kullanılarak HPLC ile gerçekleştirildi. Derivatizasyon reaksiyonu esnasında GSH bir floresan proba dönüştürüldü. Presipitasyon ile yüksek molekül ağırlıklı maddeler uzaklaştırıldı. Santrifüjden sonra floresan prob soğutuldu (2-8 °C) ve 20 µL örnek HPLC sistemine enjekte edildi. Ölçümler, floresan dedektörlü bir HPLC sistemi ile 385 nm’de (eksitasyon) ve 515 nm (emisyon) dalga boyunda yapıldı. Sonuçlar mikromol/litre cinsinden ifade edildi.

- TAS ve TOS düzeyleri, bir otoanalizör (Siemens Advice 2400 Chemistry System, Japonya) ile ticari kitlerle (Relassay, Gaziantep, Türkiye) otomatik kolorimetrik ölçüm yöntemi kullanılarak ölçüldü. TAS ölçüm yöntemi, 2,2’-azino-bis (3-etilbenztiazolin-6-sülfonik asit) (ABTS) molekülünün hidrojen peroksit varlığında ABTS+ molekülüne oksidasyonu prensibine dayanmaktadır. Reaksiyon hızı, bir vitamin E analoğu olan Troloks standart metodu ile kalibre edildi ve mmol Troloks eşdeğeri/L olarak ifade edildi.

- TOS ölçümü, örnekte bulunan oksidanlar tarafından ferröz iyon-o-dianisidin kompleksinin ferrik iyona oksidasyonu prensibine dayanır. Renk yoğunluğu, örnekteki oksidan miktarı ile orantılıdır. Spektrofotometrik test hidrojen peroksit ile kalibre edildi ve sonuçlar litre başına mikromolar hidrojen peroksit eşdeğeri cinsinden ifade edildi (µmol H2O2 eşdeğeri/L).

Statistical Analysis

Statistical analyses were performed using SPSS 22.0 software package (IBM SPSS Statistics software v 22; IBM Corporation, Armonk, NY, USA) to determine the differences between groups. Results are presented as mean ± standard deviation. Normality test was performed for each variable. Analysis of variance (ANOVA) test was used for parametric data fitting a normal distribution. The results were compared between groups with the Mann-Whitney U test, Kruskal-Wallis test, and one-way ANOVA according to the characteristics of the variables. A p value less than 0.05 was considered significant.

İstatiksel Analiz

Gruplar arasındaki farkları belirlemek için istatistiksel analizler SPSS 22.0 paket yazılımı (IBM SPSS Statistics) yazılımı (v 22; IBM Corporation, Armonk, NY, ABD) kullanılarak yapıldı.Tüm veriler ortalama ± standart deviasyon olarak bildirildi. Normallik testi her değişken için yapıldı. Normal dağılıma uyan parametrik veriler için tek yönlü varyans analizi (ANOVA) testi kullanıldı. Gruplar, değişkenlerin özelliklerine göre Mann-Whitney U testi, Kruskal-Wallis testi ve ANOVA ile karşılaştırıldı. P değerinin 0,05’ten küçük olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.

Bulgular

Cataract Stages

The mean cataract stages of the study groups are shown in Table 1. No cataract development was detected in the control group. The mean cataract stages in the sham and sesamol groups were 3.50±1.41 and 0.57±1.01, respectively. Mean cataract stage in the sham group was significantly higher than in the control group (p<0.05). The mean cataract stage in the sesamol group was significantly lower than that in the sham group (p<0.05).

Katarakt Evreleri

Çalışma gruplarının ortalama katarakt evreleri Tablo 1’de gösterilmektedir. Kontrol grubunda katarakt oluşumu izlenmedi. Sham ve sesamol gruplarında ortalama katarakt evreleri sırasıyla 3,50±1,41 ve 0,57±1,01 idi. Sham grubunda ortalama katarakt evresi kontrol grubundan anlamlı derecede yüksek bulundu (p<0,05). Sesamol grubunda ortalama katarakt evresi sham grubundan anlamlı olarak daha düşüktü (p<0,05).

MDA, GSH, TAS, and TOS Levels

The mean levels of MDA, GSH, TAS, and TOS in the study groups are shown in Table 1.

The mean MDA levels in the control, sham, and sesamol groups were measured as 4.0±0.46, 12±0.87, and 8±0.51 mmol/L, respectively. Compared to the control group, the sham group had significantly higher levels of MDA, an indicator of lipid peroxidation (p<0.05). The sesamol group had significantly lower MDA levels than the sham group (p<0.05) and significantly higher MDA levels than the control group (p<0.05).

The mean GSH levels obtained from lenses in the control, sham, and sesamol groups were 13±0.90, 6.0±0.15, and 12±0.93 µmol/L, respectively. Mean GSH level was significantly lower in the sham group compared to the control group (p<0.05). The mean GSH level of the sesamol group was significantly higher than that in the sham group (p<0.05). It was observed that the mean GSH level in the sesamol group was not significantly different than that in the control group (p>0.05).

The mean TOS values of the control, sham, and sesamol groups were 121±0.99, 177±0.18, and 148.0±0.22 µmol H2O2 Equiv./L, respectively. The mean TOS was found to be significantly higher in the sham group compared to the control group (p<0.05). The mean TOS in the sesamol group was significantly lower than that in the sham group (p<0.05). It was observed that the mean TOS in the sesamol group was significantly higher than that in the control group (p<0.05).

The mean levels of TAS in the control, sham, and sesamol groups were 6.75±0.97, 3.09±0.50, and 3.86±0.90 mmol Trolox Equiv./L, respectively. Both the sham and sesamol groups had significantly lower mean TAS levels compared to the control group (p<0.001 and p<0.05, respectively). The mean TAS in the sesamol group was not significantly higher than that in the sham group (p>0.05).

MDA, GSH, TAS ve TOS Düzeyleri

Çalışma gruplarındaki ortalama MDA, GSH, TAS ve TOS düzeyleri Tablo 1’de gösterilmektedir.

Kontrol, sham ve sesamol grubundaki ortalama MDA düzeyleri sırasıyla 4,0±0,46, 12±0,87 ve 8±0,51 mmol/L olarak ölçüldü. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında, sham grubu lipit preoksidasyonunun bir belirteci olan MDA’nın anlamlı derecede yüksek seviyelerine sahip olduğu saptandı (p<0,05). Sesamol grubunda sham grubundan anlamlı derecede daha düşük MDA seviyeleri (p<0,05) ve kontrol grubundan anlamlı derecede daha yüksek MDA seviyeleri (p<0,05) olduğu gözlendi.

Kontrol, sham ve sesamol grubundaki lenslerden elde edilen ortalama GSH düzeyleri sırasıyla 13±0,90, 6,0±0,15 ve 12±0,93 µmol/L olarak ölçüldü. Ortalama GSH seviyesi kontrol grubu ile karşılaştırıldığında sham grubunda anlamlı derecede düşüktü (p<0,05). Sesamol grubunun ortalama GSH seviyesi sham grubundakinden anlamlı derecede daha yüksekti (p<0,05). Sesamol grubundaki ortalama GSH seviyesinin kontrol grubundakinden anlamlı derecede farklı olmadığı gözlendi (p>0,05).

Kontrol, sham ve sesamol gruplarının ortalama TOS değerleri sırasıyla 121±0,99; 177±0,18 ve 148,0±0,22 µmol H2O2 eşdeğeri/L idi. Ortalama TOS sham grubunda kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı derecede daha yüksek bulundu (p<0,05). Sesamol grubundaki ortalama TOS sham grubundakinden anlamlı derecede daha düşüktü (p<0,05). Sesamol grubundaki ortalama TOS’nin kontrol grubundakinden anlamlı derecede daha yüksek olduğu gözlendi (p<0,05).

Kontrol, sham ve sesamol grubunda ortalama TAS düzeyi sırasıyla 6,75±0,97; 3,09±0,50 ve 3,86±0,90 mmol Troloks Equiv./L idi. Kontrol grubu ile karşılaştırıldığında hem sham hem sesamol gruplarında ortalama TAS düzeyleri anlamlı derecede daha düşük bulundu (sırasıyla p<0,001 ve p<0,05). Sesamol grubundaki ortalama TAS sham grubundakinden anlamlı derecede daha yüksek değildi (p>0,05).

Tartışma

Vitaminler, karotenoidler, kafein ve flavonoidler gibi katarakt gelişimini baskılayan veya geciktiren bileşikler bulunmasına karşın, bu bileşikler katarakt oluşumunu tamamen engelleyecek kadar güçlü değildir.6,13,14

Katarakt oluşumunu deneysel olarak tetiklemek için radyasyon, galaktoz, streptozosin ve selenit gibi çeşitli ajanlar kullanılabilir.15 Bununla birlikte, selenit tarafından indüklenen katarakt pek çok açıdan insanlarda görülen kataraktlara benzer olduğu için selenit modelini kullanmayı tercih ettik. Selenit, ilk olarak Ostadova ve ark.16 tarafından kullanılmıştır ve şu anda deneysel katarakt modellerinde en çok kullanılan farmakolojik ajanlardan biridir. Selenit, kristalin lenste oksidatif hasar ve lipit peroksidasyonu, hidrojen peroksit oluşumu ve indirgenmiş GSH konsantrasyonunda azalmaya sebep olarak katarakt oluşumuna neden olur.15,16

Sesamol (3,4-metilendioksifenol), susam yağında bulunan en önemli antioksidan bileşiktir. Sesamol güçlü antioksidan aktivitesinin yanı sıra kanser hücrelerinde ve kardiyovasküler hücrelerde büyümenin durması ve apoptozun indüksiyonu, vasküler fibrinolitik kapasitenin güçlendirilmesi ve kimyasal önlemeyi içeren çok sayıda önemli biyolojik aktivitede rol oynar ve radyasyondan koruma, gastroproteksiyon, nöroproteksiyon ve miyokardial koruma gibi sitoprotektif özelliklere sahiptir. Ayrıca antimutagenik, antihepatotoksik, antitrombositik, yaşlanmayı önleyici ve anti-enflamatuvar etkilere de sahiptir.17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28

Sesamol, hidroksil radikallerinin üretimini ve lipit peroksidasyonunu güçlü ve belirgin olarak azaltır. Sesamolün glial astrositlerde monoamin oksidaz (MAO) aktivitesini ve nitrit oksit ve hidrojen peroksit üretimini azalttığı bulunmuştur.11,17,18,19,20,21,22,23,24,25,26,27,28 Bu nedenle serebral iskemiye karşı nöroprotektif etkilere sahiptir.29 MAO, beyinde serotonin, dopamin ve norepinefrin gibi belirli aminleri katabolize eden bir enzimdir. Bu nedenle, sesamolün Alzheimer hastalığı ve inme gibi yaşa bağlı nörodejeneratif bozukluklarda koruyucu bir rol oynayabileceği öne sürülmüştür.30 Yakın tarihli bir çalışmada, sesamolün lipit peroksidasyonunu azaltarak deneysel diyabetik nefropatiye karşı koruyucu bir etki yaptığı bildirilmiştir.21

Lens epiteli tarafından sentezlenen GSH, veya L-g-glutamil-L-sisteinil-glisin, lensin oksidatif hasardan korunmasında son derece önemli bir rol oynamaktadır. Hücre içi GSH seviyesi, GSH sentetaz, GSH peroksidaz ve GSH redüktazdan oluşan bir enzim kompleksi tarafından düzenlenir.31,32 Ayrıca, GSH sentezindeki temel işlevsel enzimler olan nikotinamid adenin dinükleotit fosfat oksidaz ve glukoz-6-fosfat dehidrogenaz, oksidatif maddeleri süpürücü etki ile senil katarakt oluşumunu yavaşlatır.33 Pek çok çalışma, GSH düzeylerinin kataraktlı lenslerde yüksek, ancak normal lenslerde düşük olduğunu göstermiştir. Böylece, intraselüler GSH seviyesinin yükselmesi lipit peroksidasyonuna ve serbest radikaller ile bir çok hücresel sistemin hasar görmesine neden olur.32,33

MDA, hücrelerde lipit oksidasyonu sonucu üretilen ana metabolittir ve DNA ile proteinlerin çapraz bağlanmasına neden olarak işlevselliğini ve aktivitesini değiştirebilir. Membran fosfolipitleri ve düşük dansiteli lipoprotein, serbest radikallerin etkilerine en duyarlı makromoleküllerdir.34 Doymamış yağ asitlerinde lipit peroksidasyonuna bağlı olarak çift bağların oksidasyonu, membran geçirgenliği, membran akışkanlığı ve salınım işlevinde bozulmaya neden olur.35

Plazmada bilirubin, serbest demiri taşıyan transferrin, seruloplasmin, ürik asit, vitamin E, vitamin C ve proteinler gibi birçok antioksidan bulunur ve bunları vücuda dağıtmak kanın önemli bir fonksiyonudur. TAS plazmadaki en önemli göstergedir. Plazmadaki antioksidanlar sürekli etkileşir ve birbirlerinin etkilerini güçlendirir. Ayrıca, bir antioksidan maddede azalma, diğerlerinde artış ile telafi edilebilir. TAS ölçümü, tek tek antioksidan maddelerin ölçümlerinden elde edilenden daha değerli bir bilgi sağlar. Bu nedenle, tek tek antioksidan düzeyleri yerine antioksidan durumu belirlemek için toplam antioksidan kapasitesi ölçülmektedir.35,36

Sonuç

PubMed veritabanını araştırarak yaptığımız literatür incelemesine dayanarak, daha önce deneysel katarakt modelinde katarakt gelişiminin önlenmesinde sesamol kullanımını etkileri araştırılmamıştır. Bu nedenle, çalışmamız bu konuda yapılan ilk araştırmadır. Çalışmamızda elde edilen düşük TOS ve MDA değerleri ile yüksek TAS ve GSH değerleri, sesamolün antioksidan etkilerinin katarakt oluşumunu engelleyebileceğini düşündürmektedir. İnsanlarda bu ajanların potansiyel antioksidan etkilerini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Etik

Etik Kurul Onayı: Fırat Üniversitesi Hayvan Deneyleri Etik Kurulu, 12/03/2014 tarih ve 67 numaralı etik kurul onayı.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu ve Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.

Yazarlık Katkıları

Konsept: Burak Turgut, İrfan Ergen, Nevin İlhan, Dizayn: Burak Turgut, İrfan Ergen, Nevin İlhan, Veri Toplama veya İşleme: Burak Turgut, İrfan Ergen, Nevin İlhan, Analiz veya Yorumlama: Burak Turgut, İrfan Ergen, Nevin İlhan. Literatür Arama: Burak Turgut, İrfan Ergen, Nevin İlhan, Yazan: Burak Turgut, İrfan Ergen, Nevin İlhan.
Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak çıkar çatışması bildirmemiştir.
Finansal Destek: Yazarlar tarafından finansal destek almadıkları bildirilmiştir.