ÖZET
Amaç:
Türkiye’nin en çok endüstrileşmiş bölgesindeki işe bağlı açık glob yaralanmalarının demografik özelliklerinin ve klinik sonuçlarının değerlendirilmesidir.
Gereç ve Yöntem:
Göz hastalıkları kliniğine veya acil servise başvuran ve resmi iş kazası kaydı olan işe bağlı açık glob yaralanmalarının demografik ve tıbbi kayıtları geriye yönelik olarak gözden geçirildi. Hastaların görme keskinliği sınıflandırılması Dünya Sağlık Örgütü Kriterleri’ne göre, yaralanmanın olduğu zonlar ve yaralanma şekilleri ise Birmingham Göz Travma Terminoloji Sistemi’ne göre değerlendirildi.
Bulgular:
Beş yıllık işe bağlı göz yaralanması olan 479 hastadan 101’inin 102 gözünde açık glob yaralanması mevcuttu (%21). Hastaların ortalama yaşı 34,5±8,9 yıl ve ortalama takip süresi 12,5±12,6 ay idi. Yaralanmalar en fazla Haziran ayında saat 12:00 ve 13:00 arasında görüldü. Hastaların %86’sı yaralanmadan sonraki 12 saat içinde acile başvurmuştu. Yüzde yirmi ikisi yaralanma sırasında koruyucu gözlük kullanmıştı. Açık glob yaralanmalarının %51’i penetran, %40’ı göziçi yabancı cisim, %7’si rüptür ve %2’si perforasyondu. En sık bulgu travmatik katarakt idi. Hastaların %33,3’ünün son görme keskinliği 3/60’ın altında idi. İlk muayenede görmesi 6/18’in altında olan hastaların %78’inin son muayenede görme keskinliği 6/18’in üzerinde idi. Her 3 zonda yaralanması olan gözlerin %63’ü fitizis bulbi, enükleasyon veya eviserasyon ile sonuçlandı.
Sonuç:
İşe bağlı açık glob yaralanmalarının endüstrileşmiş bölgelerde genç erkek popülasyonunda görme bozukluğu ve körlük gibi ağır sonuçları olabilir. İşe bağlı açık göz yaralanmalarının yaklaşık yarısı görme bozukluğu veya körlükle sonuçlanmaktadır.
Giriş
İşe bağlı oküler travmalar dünyada görme bozukluğu ve körlüğün önemli bir sebebidir ve ciddi sosyoekonomik etkilere neden olmaktadır.1,2,3,4 Türkiye’de, üçüncü düzey acil servislere başvuran işe bağlı yaralanmaların %3,9 ile %5’i oküler travmalardır.5,6Açık glob yaralanmaları görme sonuçları esas alındığında en ciddi oküler travma tipidir.7,8 İşe bağlı açık glob yaralanmaları tüm açık glob yaralanmalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır ve Türkiye kaynaklı yayınlarda bu oran %28,4-%40,3 olarak bildirilmektedir.9,10,11,12 Bildiğimiz kadarı ile, Türkiye’de işe bağlı açık glob yaralanmalarında elde edilen sonuçlar henüz hiç bildirilmemiştir. Bu çalışmada amacımız Türkiye’nin en çok endüstrileşmiş bölgesindeki işe bağlı açık glob yaralanmalarının demografik özellikleri ve klinik sonuçlarını değerlendirmektir.
Gereç ve Yöntem
Uludağ Üniversitesi’ne son 5 yılda işe bağlı göz yaralanması ile 479 hastanın başvurduğu görüldü ve bu hastalardan 101 hastanın 102 gözünde (%21) açık glob yaralanması mevcuttu. Hastaların ortalama yaşı 34,5±8,9 yıldı ve ortalama izlem süresinin 12,5±12,6 ay olduğu bulundu. Yaralanmaların büyük çoğunluğunun erkek hastalarda (%99) meydana geldiği görüldü. Yaralanmaların yaklaşık %40’ı sırasıyla Haziran (%13,7), Aralık (%12,7) ve Mart (%11,8) aylarında meydana gelmişti (Şekil 1). Yaralanmanın 39 hastada sağ gözde (%38,3), 61 hastada (%60,4) ise sol gözde olduğu saptandı. Bir hastada bilateral açık glob yaralanması olduğu görüldü. Yirmi dört saat içinde yaralanmanın meydana gelme saati Şekil 2’de gösterilmektedir. Yaralanmanın meydana gelmesi ile acil servise başvurma arasında geçen ortalama süre 7,4±13,3 saatti. Hastaların %86’sının yaralanmadan sonra 12 saat içinde, %6’sının 12 ile 24 saat içinde ve %6’sının ise 24 ile 48 saat içinde acil servise başvurduğu saptandı. Bir hastanın yaralanmadan 4 gün bir diğerinin ise yaralanmadan 12 gün süre başvurduğu görüldü. Her iki hastada da ilk muayenede endoftalmi gelişmişti. Yaralanmaya neden olan cisimler ve hastaların meslekleri Tablo 1 ve Tablo 2’de özetlenmiştir. Yaralanma sırasında 19 hastanın (%22) koruyucu gözlük taktığı ve bu hastaların %91,7’sinin (17 hasta) iş yerinde koruyucu gözlük bulundurulduğu saptandı. Yaralanma sırasında 66 hastanın (%78) koruyucu gözlük takmadığı ve bu hastaların %39,5’inin (26 hasta) iş yerinde koruyucu gözlük bulundurulduğu saptandı. Koruyucu gözlük kullanmakta olan hastaların oranı koruyucu gözlük bulundurulan iş yerlerinde anlamlı düzeyde yüksekti (p=0,002). Büyük ölçekli endüstriyel işletmelerde koruyucu gözlük bulundurma oranı küçük ölçekli endüstriyel işletmelerden anlamlı düzeyde yüksekti (p<0,001). Yaralanma sırasında koruyucu gözlük kullanmakta olan hastaların çoğu büyük ölçekli endüstriyel işletmelerde çalışmaktaydı (p=0,019).
Yüz bir hastadan 9’unun (%9) açık glob yaralanmasından önce veya sonra bir başka iş kazası geçirdiği tespit edildi. Beş hastanın el yaralanması geçirdiği, bir hastanın düştüğü ve 3 hastanın ise göz travması geçirdiği ve korneada yabancı cisim olduğu saptandı. Açık glob yaralanmaları Birmingham Göz Travma Terminoloji Sistemi’ne14 göre sınıflandırıldı ve 52 gözde (%51) penetran, 41 gözde (%40) intraoküler yabancı cisim, 7 gözde (%7) rüptür ve 2 gözde (%2) perforasyon olduğu izlendi. Elli iki bölge I (%50,9), 10 bölge II (%9,9) ve 2 bölge III (1,9%) yaralanması mevcuttu. On beş gözde (%14,7) bölge I ve bölge II’yi içeren, 16 gözde (%15,7) tüm 3 bölgeyi içeren ve 7 gözde (%6,9) ise bölge 2 ve bölge 3’ü içeren yaralanma olduğu saptandı. Yetmiş üç gözde (%71,5) travmatik katarakt ve/veya göz lensi dislokasyonu olduğu izlendi. Diğer bulgular arasında 63 gözde (%61,8) iris yaralanması, 47 gözde (%46,1) hifema ve 40 gözde (%39,2) vitreus kanaması ve/veya arka segment yaralanması mevcuttu. On altı (%15,7) olguda ek yaralanmalar vardı. Bu yaralanmalar 2 olguda ekstremite yaralanması, 10 olguda göz kapağı laserasyonu, 3 olguda kaş bölgesini içeren birden çok laserasyon ve 1 olguda orbita duvarı ve zigomatik kırıktı. İlk başvuruda GK 26 hastada (%25,7) ışık algılama düzeyinde, 10 hastada (%9,9) ise ışık algısı yok düzeyindeydi. Diğer hastaların ortalama GK logMAR değeri 1,7±1,3 olarak hesaplandı. Ölçülen son GK ortalama logMAR değeri 0,6±0,8 idi. On altı hastada (%15,8) ışık algısı yoktu ve 7 hastada (%6,9) GK ışık algılama düzeyindeydi. Son ölçülen GK değerlerinin ilk ölçülen değerlere göre iyileştiği saptandı (p<0,001) ve ilk ve son GK değerleri arasında anlamlı pozitif korelasyon vardı (r=0,385, p=0,002). Hastaların ilk başvuruda ve son izlemde ölçülen GK değerleri ve DSÖ kriterlerine13 göre görme bozukluğu kategorileri Tablo 3’te gösterilmektedir. Başvuru sırasında kör olan hastaların %46’sının son izlemde de kör olduğu saptandı. İlk başvuruda görme düzeyi 6/18’in altında olan hastalardan %78’inin son izlemde görme düzeyinin 6/18 veya daha yüksek olduğu bulundu. İlk başvurada GK düzeyi 6/18 olan 3 hastanın izlemler sırasında görme engelli veya kör olduğu saptandı (p<0,001). Yüz iki gözden 83’üne primer onarım yapıldı. Primer onarımı ile aynı zamanda 4 hastaya lens aspirasyonu ve 1 hastaya lens aspirasyonu ve intralentiküler yabancı cisim çıkartılması işlemi yapıldı. Dokuz hastada primer onarım ile eş zamanlı olarak ön kamaradaki yabancı cisimler çıkartıldı. Primer onarım gerektirmeyen 19 gözden, intraoküler yabancı cisim (İOYC) olmayan 3 göz kornea laserasyonu için bandaj kontak lens ile tedavi edildi; 13 göze parsplana vitrektomi yapıldı ve İOYC çıkartıldı; 2 gözde intralentiküler yabancı cismin çıkartılabilmesi için fakoemülsifikasyon yapıldı ve 1 gözde ön kamaradaki yabancı cismin çıkartılması için ön kamara yıkandı. Acil servise başvurduktan sonra 60 hastada ilk 12 saat içinde, 16 hastada ise ilk 24 saat içinde primer onarım yapıldığı saptandı. Altı hastanın kliniğimize primer onarım başka bir merkezde yapıldıktan sonra yönlendirildiği görüldü. İki hastada primer onarımın 48 saat sonra yapıldığı saptandı. Primer onarım gerektirmeyen diğer hastalarda İOYC çıkartılması için cerrahinin ortalama 4,6±3,5 gün sonra yapıldığı görüldü. İOYC olan 43 gözden 29’unda yabancı cismin vitreus veya retinada, 10 gözde ön kamarada ve 2 gözde intralentiküler yerleşimde olduğu saptandı. Yabancı cisimlerden birinin aslında glob dışında orbitada ve birinin etmoid sinüste olduğu görüldü. Yabancı cisimlerin 40 tanesi metal ve 3 tanesi taştı. Ortalama cerrahi sayısı 1,8±1,0 idi. Yapılan cerrahi sayısı ile GK logMAR değeri arasında pozitif korelasyon olduğu saptandı (r=0,252; p=0,025). Primer ve sonrasında yapılan ek cerrahiler Tablo 4’te gösterilmektedir. Son izlemde, 46 göz psödofak, 26 göz fakik, 10 gözde travmatik katarakt, 15 göz afaktı ve 4 gözde eviserasyon ve 1 gözde enükleasyon yapıldı. GK 3/60’ın altında olan 34 gözden 12’sinde enükleasyon, eviserasyon ve fitizis bulbi meydana geldi. Bu 12 gözden 10’unda tüm bölgelerde yaralanma mevcutken diğer iki gözde bölge II ve bölge III’te yaralanma vardı. Hastaların görme bozukluğu ve körlük açısından son değerlendirme sonuçları Tablo 5’te gösterilmektedir.
Bulgular
Uludağ Üniversitesi’ne son 5 yılda işe bağlı göz yaralanması ile 479 hastanın başvurduğu görüldü ve bu hastalardan 101 hastanın 102 gözünde (%21) açık glob yaralanması mevcuttu. Hastaların ortalama yaşı 34,5±8,9 yıldı ve ortalama izlem süresinin 12,5±12,6 ay olduğu bulundu. Yaralanmaların büyük çoğunluğunun erkek hastalarda (%99) meydana geldiği görüldü. Yaralanmaların yaklaşık %40’ı sırasıyla Haziran (%13,7), Aralık (%12,7) ve Mart (%11,8) aylarında meydana gelmişti (Şekil 1). Yaralanmanın 39 hastada sağ gözde (%38,3), 61 hastada (%60,4) ise sol gözde olduğu saptandı. Bir hastada bilateral açık glob yaralanması olduğu görüldü. Yirmi dört saat içinde yaralanmanın meydana gelme saati Şekil 2’de gösterilmektedir. Yaralanmanın meydana gelmesi ile acil servise başvurma arasında geçen ortalama süre 7,4±13,3 saatti. Hastaların %86’sının yaralanmadan sonra 12 saat içinde, %6’sının 12 ile 24 saat içinde ve %6’sının ise 24 ile 48 saat içinde acil servise başvurduğu saptandı. Bir hastanın yaralanmadan 4 gün bir diğerinin ise yaralanmadan 12 gün süre başvurduğu görüldü. Her iki hastada da ilk muayenede endoftalmi gelişmişti. Yaralanmaya neden olan cisimler ve hastaların meslekleri Tablo 1 ve Tablo 2’de özetlenmiştir. Yaralanma sırasında 19 hastanın (%22) koruyucu gözlük taktığı ve bu hastaların %91,7’sinin (17 hasta) iş yerinde koruyucu gözlük bulundurulduğu saptandı. Yaralanma sırasında 66 hastanın (%78) koruyucu gözlük takmadığı ve bu hastaların %39,5’inin (26 hasta) iş yerinde koruyucu gözlük bulundurulduğu saptandı. Koruyucu gözlük kullanmakta olan hastaların oranı koruyucu gözlük bulundurulan iş yerlerinde anlamlı düzeyde yüksekti (p=0,002). Büyük ölçekli endüstriyel işletmelerde koruyucu gözlük bulundurma oranı küçük ölçekli endüstriyel işletmelerden anlamlı düzeyde yüksekti (p<0,001). Yaralanma sırasında koruyucu gözlük kullanmakta olan hastaların çoğu büyük ölçekli endüstriyel işletmelerde çalışmaktaydı (p=0,019).
Yüz bir hastadan 9’unun (%9) açık glob yaralanmasından önce veya sonra bir başka iş kazası geçirdiği tespit edildi. Beş hastanın el yaralanması geçirdiği, bir hastanın düştüğü ve 3 hastanın ise göz travması geçirdiği ve korneada yabancı cisim olduğu saptandı. Açık glob yaralanmaları Birmingham Göz Travma Terminoloji Sistemi’ne14 göre sınıflandırıldı ve 52 gözde (%51) penetran, 41 gözde (%40) intraoküler yabancı cisim, 7 gözde (%7) rüptür ve 2 gözde (%2) perforasyon olduğu izlendi. Elli iki bölge I (%50,9), 10 bölge II (%9,9) ve 2 bölge III (1,9%) yaralanması mevcuttu. On beş gözde (%14,7) bölge I ve bölge II’yi içeren, 16 gözde (%15,7) tüm 3 bölgeyi içeren ve 7 gözde (%6,9) ise bölge 2 ve bölge 3’ü içeren yaralanma olduğu saptandı. Yetmiş üç gözde (%71,5) travmatik katarakt ve/veya göz lensi dislokasyonu olduğu izlendi. Diğer bulgular arasında 63 gözde (%61,8) iris yaralanması, 47 gözde (%46,1) hifema ve 40 gözde (%39,2) vitreus kanaması ve/veya arka segment yaralanması mevcuttu. On altı (%15,7) olguda ek yaralanmalar vardı. Bu yaralanmalar 2 olguda ekstremite yaralanması, 10 olguda göz kapağı laserasyonu, 3 olguda kaş bölgesini içeren birden çok laserasyon ve 1 olguda orbita duvarı ve zigomatik kırıktı. İlk başvuruda GK 26 hastada (%25,7) ışık algılama düzeyinde, 10 hastada (%9,9) ise ışık algısı yok düzeyindeydi. Diğer hastaların ortalama GK logMAR değeri 1,7±1,3 olarak hesaplandı. Ölçülen son GK ortalama logMAR değeri 0,6±0,8 idi. On altı hastada (%15,8) ışık algısı yoktu ve 7 hastada (%6,9) GK ışık algılama düzeyindeydi. Son ölçülen GK değerlerinin ilk ölçülen değerlere göre iyileştiği saptandı (p<0,001) ve ilk ve son GK değerleri arasında anlamlı pozitif korelasyon vardı (r=0,385, p=0,002). Hastaların ilk başvuruda ve son izlemde ölçülen GK değerleri ve DSÖ kriterlerine13 göre görme bozukluğu kategorileri Tablo 3’te gösterilmektedir. Başvuru sırasında kör olan hastaların %46’sının son izlemde de kör olduğu saptandı. İlk başvuruda görme düzeyi 6/18’in altında olan hastalardan %78’inin son izlemde görme düzeyinin 6/18 veya daha yüksek olduğu bulundu. İlk başvurada GK düzeyi 6/18 olan 3 hastanın izlemler sırasında görme engelli veya kör olduğu saptandı (p<0,001). Yüz iki gözden 83’üne primer onarım yapıldı. Primer onarımı ile aynı zamanda 4 hastaya lens aspirasyonu ve 1 hastaya lens aspirasyonu ve intralentiküler yabancı cisim çıkartılması işlemi yapıldı. Dokuz hastada primer onarım ile eş zamanlı olarak ön kamaradaki yabancı cisimler çıkartıldı. Primer onarım gerektirmeyen 19 gözden, intraoküler yabancı cisim (İOYC) olmayan 3 göz kornea laserasyonu için bandaj kontak lens ile tedavi edildi; 13 göze parsplana vitrektomi yapıldı ve İOYC çıkartıldı; 2 gözde intralentiküler yabancı cismin çıkartılabilmesi için fakoemülsifikasyon yapıldı ve 1 gözde ön kamaradaki yabancı cismin çıkartılması için ön kamara yıkandı. Acil servise başvurduktan sonra 60 hastada ilk 12 saat içinde, 16 hastada ise ilk 24 saat içinde primer onarım yapıldığı saptandı. Altı hastanın kliniğimize primer onarım başka bir merkezde yapıldıktan sonra yönlendirildiği görüldü. İki hastada primer onarımın 48 saat sonra yapıldığı saptandı. Primer onarım gerektirmeyen diğer hastalarda İOYC çıkartılması için cerrahinin ortalama 4,6±3,5 gün sonra yapıldığı görüldü. İOYC olan 43 gözden 29’unda yabancı cismin vitreus veya retinada, 10 gözde ön kamarada ve 2 gözde intralentiküler yerleşimde olduğu saptandı. Yabancı cisimlerden birinin aslında glob dışında orbitada ve birinin etmoid sinüste olduğu görüldü. Yabancı cisimlerin 40 tanesi metal ve 3 tanesi taştı. Ortalama cerrahi sayısı 1,8±1,0 idi. Yapılan cerrahi sayısı ile GK logMAR değeri arasında pozitif korelasyon olduğu saptandı (r=0,252; p=0,025). Primer ve sonrasında yapılan ek cerrahiler Tablo 4’te gösterilmektedir. Son izlemde, 46 göz psödofak, 26 göz fakik, 10 gözde travmatik katarakt, 15 göz afaktı ve 4 gözde eviserasyon ve 1 gözde enükleasyon yapıldı. GK 3/60’ın altında olan 34 gözden 12’sinde enükleasyon, eviserasyon ve fitizis bulbi meydana geldi. Bu 12 gözden 10’unda tüm bölgelerde yaralanma mevcutken diğer iki gözde bölge II ve bölge III’te yaralanma vardı. Hastaların görme bozukluğu ve körlük açısından son değerlendirme sonuçları Tablo 5’te gösterilmektedir.
Tartışma
Türkiye’de ve dünyada işe bağlı olsun olmasın göz yaralanmaları ve özellikle açık glob yaralanmaları, erkeklerde meydana gelir.15,16,17,18,19,20 Bu çalışmada da bu verilere paralel olarak hastaların %99’u erkekti. Bu hastaların çalıştıkları iş sektörleri ile ilişkili olabilir. Metal ve inşaat sektörlerinde çoğunlukla erkekler çalışmaktadır ve bu çalışmada dahil edilen hastaların çoğunluğu bu sektörlerde çalışmaktadır. Çalışmaya dahil edilen hastaların ortalama yaşı 34,5±8,9 yıldı. Türkiye’nin batısında yapılan ve işe bağlı göz yaralanmalarının incelendiği bir çalışmada ortalama yaş 28,1±6,5 yıl olarak bildirilmiştir ancak yaralanmaların çoğunun 25-34 yaş arasındaki çalışanlarda meydana geldiği görülmüştür.21 Çin’de yapılan bir başka çalışmada yaralananların ortalama yaşı 39,2±11,16 yıl olarak bildirilmiştir.1 Kuzey Tayland’ta yapılan bir çalışmada da benzer sonuçlara ulaşılmıştır.4 Bununla birlikte, bu çalışmalarda kapalı ve açık glob yaralanmaları içerecek şekilde tüm mesleki göz travmaları değerlendirilmiştir. Kanoff ve ark.22, çalışmamızın sonuçlarına benzer şekilde iş kazası sonucu açık glob yaralanma meydana gelen 146 hastada yaptıkları çalışmada ortalama yaşın 35,8 yıl olduğunu bildirmiştir. Bu çalışmada yaralanmaların Haziran ayında zirve yaptığı bulunmuştur. Bu sonuçlar, Türkiye’nin kuzeybatısında yapılan, açık glob yaralanmalarının değerlendirildiği ve yaralanmaların %33,7’sinin iş yerinde meydana geldiği çalışmanın sonuçları ile uyumludur. Bu çalışmada ise yaralanmaların Haziran ve Temmuz aylarında zirve yaptığı bildirilmiştir.17 Türkiye’nin güney bölgesinde ise penetran göz yaralanmalarının çoğu yaz ayalarında meydana gelmektedir.23 İşe bağlı olsun veya olmasın göz travmalarının büyük çoğunluğu yaz aylarında ortaya çıkmaktadır.1,24
İşe bağlı göz yaralanmalarının değerlendirildiği büyük bir olgu serisinde, yaralanmaların en sık olarak öğle yemeğinden sonra saat 13:00 ve 14:00 arasında meydana geldiği bildirilmiştir. Aksine, bir başka çalışmada işe bağlı yaralanmaların en sık olarak saat 16:00 ile 18:00 arasında ortaya çıktığı bildirilmiştir. Bizim çalışmamızda, yaralanmalar en çok 12:00 ve 13:00 arasında meydana gelmiştir. İkinci en sık karşılaşılan zaman aralığı 14:00 ile 15:00 arasıdır. Daha önce yapılan bir araştırmada işe bağlı açık glob göz yaralanmalarının en sık 10:00 ile 11:00 ve 15:00 ile 16:00 arasında meydana geldiği bildirilmiştir.22 Bir başka çalışmada yine benzer sonuçlara ulaşılmıştır.25 Yaralanmalar çoğunlukla öğle ve öğlenden sonra meydana geliyor gibi görünmektedir. Görülen bu varyasyonun nedeni vardiya saatleri, öğle yemeği saati veya bu saatlerde yapılan işlerin tehlikeli olmasından olabilir.
Meslek ile ilişkili göz yaralanmalarının en sık metalik cisimleri ile meydana geldiği, bu cisimler içinde ise en sık çiviler ile karşılaşıldığı bildirilmiştir.1,22,26 Çalışmamızda yaralanmaya en sık metal parçacıklar neden olmuştur. Bunu demir parçacıkları ve çiviler izlemektedir. Bu bulgular hastaların çalıştıkları endüstriyel sektörler ile ilişkili olabilir. Bu çalışmaya dahil edilen hastaların en çok metal işleme sektöründe (%38,2) çalıştığı görüldü. Çalışmadaki hastaların çoğu (%86) işe bağlı açık glob yaralanmalarının incelendiği bir başka çalışmaya benzer şekilde yaralanmadan sonra 12 saat içinde acil servise başvurmuştu.22 Primer onarım ile iyi sonuçlar elde edilebilmesi için yaralanma ile başvuru arasında geçen süre çok önemli olabilir.27,28
Çalışmamızda hastaların %78’inin koruyucu gözlük kullanmadığı görüldü. Bu bulgu diğer çalışmaların sonuçları ile benzerlik göstermektedir.20,29 Mesleki göz yaralanmaları için risk faktörlerinin araştırıldığı bir çalışmada, koruyucu gözlük kullananların kullanmayanlardan %50 oranda daha az göz yaralanması geçirdiği bildirilmiştir.30 Bu nedenle, Türkiye’de ve dünyada koruyucu gözlük kullanımı üzerine etkili olan faktörlerin değerlendirilmesi yararlı olabilir.
Çalışmamızda mesleksel travma nedeni ile tedavi edilen hastalarda elde edilen klinik sonuçlar değişkenlik gösterdi. Dört gözde eviserasyon ve bir gözde enükleasyon yapıldı. İşe bağlı açık glob yaralanmalarından sonra benzer enükleasyon oranları bildirilmiştir.22,26 Her üç bölgede hasar olan yaralanmaların üçte ikisi ile bölge II ve bölge III’te hasar olan yaralanmaların üçte biri fitizis bulbi, eviserasyon ve enükleasyon ile sonuçlandı. Bu bulgular yaralanmanın geniş olduğu ve arka segment hasarının bulunduğu yaralanmalarda elde edilen sonuçların kötü olduğunu düşündürmektedir.
Mesleki açık glob yaralanması olan 43 hastada son izlemde hastaların %67’sinde GK 6/60’ın altında ölçülmüştür.29 Çivi tabancası ile meydana açık glob yaralanmalarının incelendiği bir çalışmada, yaralanmaların %86’sının işe bağlı olduğu ve hastaların %40,6’sında ölçülen son GK değerinin 20/200 olduğu bildirilmiştir.31 Bauza ve ark.26 hastaların %37,2’sinde, Kanoff ve ark.22 ise hastaların %25,9’unda son ölçülen GK değerinin 20/200’den düşük bulunduğunu bildirmiştir. Çalışmamızda hastaların %33,3’ünde son ölçülen GK değeri 3/60’tan düşük bulundu. Bu çalışmada göreceli olarak yüksek bulunan körlüğün nedeni merkezimizin geniş bir endüstriyel bölgede komplike hastaları kabul eden tek üçüncü basamak sağlık hizmeti sağlayıcısı olması olabilir. İşe bağlı açık glob yaralanmaları endüstriyel bölgelerde genç erkek işçi popülasyonunda görme bozukluğu ve körlük gibi ciddi sonuçlara yol açabilir. Mesleki açık glob göz yaralanmalarının yaklaşık yarısı görme bozukluğu ve körlük ile sonuçlanmaktadır.
Sonuç
İşe bağlı yaralanma geçiren işçilere birçok cerrahi girişim yapılması gerekebilir ve bu kişiler tedavi ve rehabilitasyon sürecinde çalışamamaktadır. Bu hastaların çoğu işini kaybeder veya emekli olur. Çalışmaya devam edebilenler genellikle tek gözlüdür ve bu nedenle bir başka iş kazası geçirme olasılıkları yükselebilir. Bu gibi durumlar işçi, ailesi, işvereni ve topluma maddi, sosyal ve psikolojik yük getirmektedir. Bunu önlemek için, özellikle küçük ölçekli endüstriyel işletmelerde koruyucu gözlük kullanımının ve çalışma saatlerinin düzenli olarak denetlenmesi gibi basit koruyucu önlemler alınmalıdır. İşçi ve işverenlerin koruyucu önlemler ve iş kazaları hakkında eğitilmesi konu hakkındaki farkındalığı arttırabilir.
Etik
Etik Kurul Onayı: Retrospektif çalışma, Hasta Onayı: Retrospektif çalışma.
Hakem Değerlendirmesi: Editörler kurulu dışında olan kişiler tarafından değerlendirilmiştir.
Yazarlık Katkıları
Cerrahi ve Medikal Uygulama: Sertaç Argun Kıvanç, Berna Akova Budak, Konsept: Sertaç Argun Kıvanç, Berna Akova Budak, Dizayn: Sertaç Argun Kıvanç, Berna Akova Budak, Veri Toplama veya İşleme: Emina Skrijelj, Mediha Tok Çevik, Analiz veya Yorumlama: Sertaç Argun Kıvanç, Berna Akova Budak, Emina Skrijelj, Mediha Tok Çevik, Literatür Arama: Emina Skrijelj, Mediha Tok Çevik, Yazan: Berna Akova Budak, Sertaç Argun Kıvanç.
Çıkar Çatışması: Yazarlar bu makale ile ilgili olarak herhangi bir çıkar çatışması bildirmemiştir
Finansal Destek: Çalışmamız için hiçbir kurum ya da kişiden finansal destek alınmamıştır.